http://www.goruntulememerkezi.com/
http://radistanbul.blogspot.com
INTERNET web adreslerinde güncel bilgiler barındıran RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİMİZ , merkezi ÜMRANİYE'de bulunan üç şubemizde halkımıza erişilebilir, sürekli, uygun fiyatlı ve üstün kaliteli görüntüleme hizmetini sunmaktadır. Deneyimli uzman doktorlarca kurulmuş bir şirket bünyesinde ÜMRANİYE, ÇEKMEKÖY ve çok yakında ÜST KAYNARCA PENDİKTE MARMARA ÜNİVERSİTESİ EAH karşısında hizmet vereceğiz. Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, full dijital MORİTA ve INSTRIMENTARIUM 2010 panoramik ve sefalometrik diş röntgeni cihazları bulunmaktadır.
TÜM GÖRÜNTÜLER CD –DVD KAYDI, MAİL VE BASKI İLE HEKİM VE HASTALARIMIZA VERİLMEKTEDİR.
DÖRT BOYUTLU OBSTETRİK VE CANLI DVD ÇEKİMLERİ HASTALARIMIZA VERİLMEKTEDİR.
Tüm İSTANBUL'a başta Anadolu yakası semt ve ilçeleri olmak üzere hizmet sunumu amaçlamaktayız.
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ AİLE HEKİMLİĞİ SİSTEMİNİ DESTEKLEMEKTE VE İNDİRİMLİ HİZMETLERİ UYGUN FİYATLARLA HALKIMIZIN VE AİLE HEKİMLERİMİZİN KULLANIMINA BAŞLATMIŞTIR.
BÜNYEMİZDE SON TEKNOLOJİ ULTRASONOGRAFİ, RENKLİ DOPPLER USG, MAMMOGRAFİ, KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ VE FULL DİJİTAL PANORAMİK VE SEFALOMETRİK PANORAMİK RÖNTGEN CİHAZLARI İLE HİZMET VERMEKTEDİR.
RADİSTANBUL ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY PENDİK GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
0-2165218836 ÜMRANİYE TEL
0-216-6423432 ÇEKMEKÖY TEL
Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, TAM DİJİTAL MORİTA VE INSTRUMENTARIUM panoramik ve sefalometrik diş röntgeni cihazları bulunmaktadır.
VARİKOSEL (Erkek infertilitesinin en sık sebebi)
VARİKOSEL NEDİR?
Testisler vucütta, skrotum (torbalar) adı verilen bünyenin içinde bulunmaktadır. VARİKOSEL testislerin kirli kanını kalbe doğru taşıyan toplar damarlarının (plexus pampiniformis venlerinin) ileri derecede genişlemesi ve kıvrımlarının artması sonucu oluşan bir varis rahatsızlığıdır.
Varikosel sol tarafta daha sık görülür. Sağ tarafta tek başına görülmesi oldukça nadirdir ve özellikle sağ böbrek tümörleri açısından dikkatle incelenmesi gerekmektedir. % 10 kadar hastada varikosel çift taraflı olabilmektedir.
Varikosel çok ciddi boyutlara gelene kadar genellikle fiziki herhangi bir şikayete yol açmaz. Bazen ilerlemiş varikosellilerde testislerde ağrı, küçülme, dolgunluk hissi gibi şikayetlere neden olabilirler. Varikosel bazen kasığa vuran künt ağrıya ve testisde çekilme hissine neden olabilir. Ayakta uzun süre kalındığında ağrı artar, yatmakla azalır.
Ancak varikoseli olan erkeklerin bir kısmında herhangi bir fiziki rahatsızlık yapmadan bile İNFERTİLİTE'ye (çocuk sahibi olmada zorlanmaya) neden olmaktadır.
Nitekim;
Kısırlık (infertilite) şikayeti olan erkeklerin yaklaşık % 40- 50'sinde varikosel mevcuttur. Bu genişleyen varisleşmiş toplar damarlarda kanın normalde kalbe doğru belli bir hızla taşınması gerekmektedir. Ancak bu damarların içindeki kapakçıklar da bozulduğundan özellikle karın içi basıncının arttığı durumlarda (örneğin öksürme ve ıkınma esnasında) kan geriye doğru (testislere) kaçar. İşte bu sebepten dolayı testislerde ısı artışına sebep olduğu ve bu nedenle sperm üretimini olumsuz etkilediği, genişleyen damarlarda biriken kanda yüksek oranda bulunan bazı metabolik ürünlerin ve oksijenlenmenin azalması sperm üretimini olumsuz etkilemekte ve kısırlığa sebep olmaktadır.
TANI
Varikosel yumurtalıkların muayene edilmesi ve skrotal renkli doppler ultrasonografik inceleme ile tespit edilir. Muayenede dilate (genişlemiş), torsiyöz (kıvrıntıları artmış) venler hissedilebilir.
Varikosel; I. dereceden IV. dereceye kadar derecelendirilmektedir.
I. derecede ıkınmayla damarlar belirginleşir,
II. derecede damarlar orta kalınlıkta,
III. derecede damarlar ileri derecede kalınlaşmış,
IV. derecede ise damarlar çok genişlemiş, kıvrımlar çok büyük yumaklar yapmıştır ve bozulmuş dolaşıma bağlı testislerde ufalma görülebilir.
Hasta yatırıldığı zaman pleksus pampiniformis boşalmakta ve ven pakeleri kaybolmaktadır. Kaybolmadığı taktirde böbrek tümörü, retroperitoneal veya intraperitoneal bir tümöre bağlı sekonder varikosel düşünülmeli ve İVP, karın ultrasonografisi, bigisayarlı tomografi gibi daha ileri tetkikler planlanmalıdır.
SKROTAL RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ
Ultrasonla yapılan muayenede hem testislerin yapısı, boyutu hakkında bilgi alınabilmekte hem de venlerin içindeki kan akımı incelenebilmektedir.
Varikosel tespit edilen her hastada (eğer hasta puberte öncesinde değilse) olası bir testis harabiyetinin incelenmesi için mutlaka SPERMİOGRAM testi istenmelidir. Spermiogram detayları İnfertilite konusu içinde işlenmiştir. Çocukluk dönemindeyse testis boyutları hacim ölçme cihazlarıyla yakınen takip edilmelidir.
Varikosellilerin yaklaşık yarısından fazlasında sperm sayısı ve hareketliliği düşmüş, sperm yapıları bozulmuştur. (sperm sayısı 20 milyon / ml, hareket % 50, morfoloji WHO ya göre % 50 nin altında görülebilmektedir)
TEDAVİ
Düşük gradeli varikosellerde teşhis ve ameliyat kararları Skrotal Renkli Doppler Ultrasonografi ile konulabilmektedir. Doppler Ultrasonografi ile reflu (geriye kaçak) gözlenen varikosellerin ameliyat edilmeleri gerekir.
Ağrısız varikosellerde, testislerde ufalma yapmayan ve/veya evli olup çocuk sahibi olan erkeklerin varikosellerinde tedaviye gerek yoktur. Varikosel ağrı yapıyorsa, testislerde ufalmaya ve infertiliteye neden olmuş ise cerrahi tedavi gereklidir.
Ameliyat ne kadar erken yapılırsa testis hücreleri harabiyeti o kadar erken önleneceği için iyidir.
Varikoselektomi Ameliyatı
Varikosel erkek infertilitesinin tedavi ile en iyi düzeltilebilen sebebidir. Tedavi oldukca yüz güldürücüdür. Varikoselin tek tedavisi varisleşmiş venlerin çalışmasının iptali iledir. Bunun için de en çok kullanılan yöntem AMELİYATTIR. Diğer bir yöntem de EMBOLİZASYONDUR. Kısırlık şikayeti olan varikoselli erkeklerde, ve / veya çok yoğun ağrı şikayeti olanlarda veya testislerinden biri diğerine göre anlamlı küçülme göstermiş varikoselli erkeklerde , cerrahi tedavi önerilir. Çocukluk dönemindeki varikosellerde ise testis gelişinin takibi ile izlem veya ileri boyutlu varikosellerde cerrahi önerilmektedir. Açık cerrahi ve Laparoskopik teknikler vardır.
Prensip bütün metodlarda aynı olup; varisleşmiş fonksyonu bozulmuş olan venler (vena spermatica interna , vena spermatica externa , vena cremasterica) bağlanıken, vena deferentialis, sperm kanalları ve temiz kanı taşıyan testis arterleri ve lenf damarları korunmalıdır.
Açık cerrahi teknikler; normal açık operasyon, mikroskopik teknikler şeklinde olabilmektedir. Varikoselektomi ameliyatı kasık bölgesine yapılacak lokal anestezi veya belden yapılacak spinal anestezi veya genel anesteziyle rahatlıkla yapılabilir. Ameliyat kasık bölgesinden yapılan küçük bir kesi ile gerçekleştirilir. Varisleşmiş venler bağlanır ve kesilirler. Basit bir ameliyattır ve genellikle hastane de yatmayı gerektirmez ancak çok dikkatlice ve büyütme (optical loop) ile yapılması gereken bir ameliyattır. Ameliyat ortalama 20 – 30 dakika kadar sürer. Bu sırada testisle ilgili diğer oluşumların zarar görmemesine özen gösterilmelidir.
Varikosel ameliyatı dikkatli yapılmaz ve lenfatik damarlar bağlanırsa hidrosel (testis çevresinde sıvı birikimi), temiz kan getiren damar (arter) bağlanırsa testis atrofisi gibi komplikasyonlar görülebilir. Bu ameliyatta üroloğun deneyimi önemlidir.
Bir sperm hücresinin yapılmaya başlaması ile olgunlaşıp depo edilmesi arasında kabaca 90 gün gerektiğinden varikoselektomiden ortalama 3 ay sonra sperm hücrelerine ait bozukluklar düzelmeye başlar. Bu sebeple ilk sperm tetkiki ameliyattan sonraki 6. ayda yapılmalıdır. Sperm üretimindeki düzelme ameliyat olan hastaların %70 inde görülür. Yapılan araştırmalarda varikoselektomi ameliyatı olanların yaklaşık yarısının bebek sahibi olduklarını göstermiştir.
EMBOLİZASYON
Burada radyolojik olarak bir nevi anjio yapar gibi kateter yardımıyla varisleşmiş venlerin en üst noktasına (böbreğe doğru olan tarafına) tıkayıcı kömür (coil) veya benzeri ajanlar takılır ve bu venlerin çalışması durdurulmuş olur.
Herhalde, başta kendileri olmak üzere hiç kimse, 1880'de
Jaques ve Pierre Curie kardeşler, katı maddelerde mekanik
enerjinin geri dönüşümlü olarak elektrik enerjisine
dönüşümü olarak tanımlanan piezoelektrik etkiyi keşfettiklerinde,
sürecin günümüzde ulaşacağı noktayı hayal
edememişlerdir. Söz konusu etki, modern hayatta kuartz
teknolojili saatlerden, trafik kazalarında hayat kurtarıcımız
olan hava yastıklarına kadar çok sayıda güncel ve
yaşamsal uygulamaya sahiptir. Modern tıpta ise bu etki
ultrasonografinin temellerini oluşturmuştur. Özellikle
1950'lerde İskoçya'da Ian Donald'ın katkıları ile ultrasonografi
(USG) günümüzde ulaştığı noktaya doğru hızlı
gelişimine başlamıştır. En çok başvurulan görüntüleme
yöntemlerinden biri olan USG'nin, modern tıpta kullanılmadığı
disiplin neredeyse yoktur. Hastalara hiçbir
olumsuz etkisi olmaması, buna karşılık, uygun teknik
şartlarda ve uygun kullanımında, inanılamayacak kadar
çok tıbbi ayrıntı sağlayabilmesi, bu yöntemin özelliklerinden
sadece birkaçıdır. Aşağıda sayısız tıbbi kullanım
sahasına sahip bu tekniğin en sık uygulamaları, prenatal
/ pediatrik dönem ve erişkin uygulamaları olarak iki başlıkta,
genel hatları ile gözden geçirilecektir:
Prenatal Dönem ve Çocuklukta
Ultrasonografi Uygulamaları
İyonizan radyasyon kullanmayan bir yöntem olarak,
USG'nin gebelerde ve erken çocukluk yaş grubundaki
uygulamaları, modern obstetri ve neonatoloji uygulamalarını
büyük ölçüde değiştirmiştir. Modern obstetride
USG kullanılarak, 5-6. gebelik haftalarından itibaren
embriyon ve sonraki dönemde fötus, yakın anatomik
izlemde tutulabilmekte, yaşamla bağdaşmayan yapısal
ve bazı kromozomal anomaliler, erkenden teşhis edilip,
obstetrik yaklaşım bu bilgilere göre şekillendirilebilmektedir.
Son yıllarda teknolojiye eklenen 3 ve 4 boyutlu
uygulamalar hem tanısal kolaylık sağlamakta, hem de ailelere
daha anlaşılabilir görüntüler sunmaktadır. Ancak,
USG ile tüm anomalilerin prenatal olarak saptanabileceğine
dair, özellikle halk arasında mevcut yanlış inanış
büyük beklentiler ve önemli hukuksal sorunlar yaratabilmektedir.
Yapılan geniş kapsamlı çalışmalar, en iyi
şartlarda bile %80'lere ulaşan prenatal patoloji saptama
oranının, ortalama olarak %60-70'ler arasında olduğunu
ortaya koymuştur.1 Özellikle anne- baba adaylarının tekniğin
söz konusu sınırları konusunda bilgilendirilmeleri
ve temelsiz beklentilere yol açılmaması her açıdan önem
taşımaktadır. Öte yandan, USG'nin en önemli özelliklerinden
biri olan gerçek zamanlı ("naklen", "canlı")
görüntüleme yeteneğinin kullanılması ile, uzmanlaşmış
merkezlerde fötus, plasenta ve amniotik kaviteye yönelik,
amniosentez, kordosentez ve lazer uygulamaları gibi
gebelik dönemine ait girişimsel uygulamaların gerçekleştirilmesi
mümkün olmuştur.
İnvaziv olmayan bir yöntem olması nedeni ile USG,
pediatrik görüntüleme yöntemlerinin arasında en çok
başvurulanlarından biridir. Kullanılma oranı, çocuk yaşı
azaldıkça, artmaktadır. Özellikle yeni doğan döneminde
fontanel yolu ile yapılan beyin görüntülemesi, spinal
değerlendirmeler, yüzeyel yumuşak doku, batın uygulamaları,
neredeyse, her bebekte gerçekleştirilen rutin
incelemeler haline gelmiştir. Bu şekilde prematüre yenidoğanlardaki
subependimal germinal matriks kanamaları,
yine asfiktik, hipoksik doğan bebeklerdeki hipoksik-
iskemik ansefalopati gibi patolojiler güvenilir olarak
ortaya konabilmektedir. USG'nin yenidoğan döneminde
sık endikasyonlarından biri de spinal kanal patolojileridir.
Sakral gamzeli bebekler başta olmak üzere, bir çok
bebekte, spina bifida, diastomatomyeli, spinal lipom gibi
patolojilerin ayrıntılı şekilde ortaya konulmasında teknik
yüksek doğruluğa sahiptir.
USG'nin pediatrik dönemdeki endikasyonlarından bir
kısmını karın patolojileri oluşturur. USG ile konjenital
safra yolları atrezili olgularda safra kesesi yokluğunu,
hipertrofik pilor stenozlu olgularda pilor duvarının
patolojik kalınlaşmasını, invajinasyonda iç içe geçmiş
barsak segmentlerini hızlı ve seri şekilde ortaya koymak
mümkün olmaktadır. İnvajinasyon olgularında,
tıpkı baryumlu lavmanla gerçekleştirilen radyoskopik
redüksiyona benzer şekilde, su ile, iyonizan radyasyon
kullanmadan tedavi mümkün olmaktadır. Bebeklik ve
çocukluk yaş grubunda tanısı, gerekirse güvenilir şekilde
konservatif görüntüleme izlemi büyük önem taşıyan
patolojilerinden bir grubunu üriner sistem patolojileri
oluşturmaktadır. Hidronefroz, çocukluk döneminde çok
sık görülen, önemli bir bölümü kendiliğinden gerileyip,
kaybolan, buna karşılık bir kısmı ise altta yatan obstrüktif
Günümüzde Tıbbi
Ultrasonografi
Süha Süreyya ÖZBEK
Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Radyodiagnostik Anabilim Dalı, İzmir
46 Klinik Gelişim
bir patoloji veya vezikoüreteral reflünün belirtisi olabilen
bir patolojidir. Altta yatan nedensel sorun giderildiği
takdirde, böbrek fonksiyon kaybı azaltılabilmekte ya da
engelenebilmektedir. Hafif bir renal pelvik genişleme sık
bir bulgu olup, çoğunlukla klinik anlam taşımamaktadır.
Buna karşılık, olaya kaliektazinin eşlik etmesi ve/veya
böbrek ortasından geçen transvers kesitte, uzun eksenine
dik ("ön-arka") çapı, 10 mm'yi geçen renal pelvis genişlemeleri
mutlaka bildirilmeli ve araştırılmalıdır (Resim
1). Daha çok konservatif olarak takibi tercih edilen bu
hastalarda, birbirleri ile karşılaştırılabilen, aynı konudaki
bilgileri, aynı standart teknik ile sağlayan sonografik
kontroller büyük önem taşımaktadır. Standardizasyon
amacına yönelik olarak, gerek yukarıda tanımlanan renal
pelvis maksimum ön-arka çapı, gerekse bununla beraber
ya da buna alternatif olarak toplayıcı sistem genişleme
derecesi USG raporlarında yer almalıdır. Söz konusu
genişlemenin standart ve farklı tetkiklerde kıyaslanabilir
şekilde ifadesi için, en sık uluslararası uluslararası Fötal
Üroloji Derneği ("Society for Fetal Urology- SFU") derecelemesi
kullanılmaktadır.2,3
Batın uygulamaları dışında USG pediatrik dönemde farklı
bölgelerde, örneğin cilt ve yumuşak doku lezyonlarının
tanı ve takibinde, kas-iskelet sisteminde ise özellikle
erken bebeklikte gelişimsel kalça displazisinin tanı ve
tedavi izleminde kullanılan çok önemli bir görüntüleme
yöntemidir.
Ses dalgaları kullanılarak, invaziv olmayan şekilde hareket
ve kan akım bilgisi sağlayan Doppler USG'nin prenatal
ve pediatrik dönemdeki uygulamaları da büyük çeşitlilik
göstermektedir. Ekokardiyografi değerlendirmeleri
yanında, fötusun genel durumu hakkında değerli bilgiler
veren umblikal arter ve ven, orta serebral arter, aorta,
duktus venozus akımlarının hemodinamik değerlendirmeleri
yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu değerlendirmeler,
özelikle gelişme geriliği durumlarında obstetrik
pratiğe yol gösterebilmektedir. Fetal damarların yanında,
anneye ait uterin arter değerlendirmeleri de fetal gelişme
geriliği, preeklempsi gibi süreçlerin öngörülme ve izlemlerinde
yarar sağlamaktadır.
Çocukluk çağındaki Doppler uygulamaları arasında bu
döneme özgü serebral arter değerlendirmeleri (asfiktik
doğumlarda) yanında, erişkin olgulardaki endikasyonların
bir çoğuna yönelik farklı damar uygulamaları yer
almaktadır.
Erişkinlerde Ultrasonografi
Uygulamaları
Ultrasonografinin erişkinlerdeki sayısız uygulamasını incelenen
vücut bölgesine göre gözden geçirmek kolaylık
sağlayacaktır:
Baş-boyunda USG uygulamaları
Gri skala USG'nin bu bölgedeki en sık başvurulan endikasyonları
arasında tiroid, paratiroid ve lenf bezi patolojileri
sayılabilir. Yüksek frekanslı ve rezolüsyonlu modern
problar sayesinde artık tiroid bezindeki 1-2 mm.lik
nodüller bile ortaya konulup, değerlendirilebilmektedir.
Böylece palpe edilemeyen nodüllerdeki malign süreçler
ortaya konulup, biyopsiler gerçekleştirilebilmektedir.
Saptanan bir nodülün solid, ileri derecede hipoekoik
olması, sınırları / şeklinini düzensiz olması ve/veya iç
yapısında mikrokalsifikasyonların görülmesi malignite
olasılığını arttıran özelliklerdir. Otoimmün tiroid hastalıkları,
subakut granülomatöz tiroidit gibi bir dizi tiroid
parankim patolojisinde de spesifik parankim paternleri
ile klinik tanı desteklenmekte ya da yönlendirilebilmektedir.
Paratiroid adenom, hiperplazi ve karsinomları da
USG ile tanısı konabilecek bölge patolojilerindendir.
Sintigrafik yöntemler tarafından saptanamayan düşüklükte
metabolik aktiviteye sahip ve/veya milimetrik boyutlu
adenomların sonografik olarak ortaya konabilmesi,
minimal invaziv cerrahi tekniklerle bunların çıkartılmasını
gündeme getirmiştir. USG ile boyunda tükürük
bezi patolojileri (taş, tümör, sialadenit gibi) ve lenf bezi
büyümeleri yüksek doğrulukla ortaya konabilmektedir.
Özellikle malignitesi bilinen ya da kuşkulanılan hastalarda
servikal lenfadenopatilerin araştırılması son yıllarda
USG birimlerinin önemli uğraşlarından biri haline
gelmiştir. Bir lenf bezinin kalınlaşması (kısa ekseninde
boyut artışı), yuvarlaklaşması, büyük boyutuna rağmen
hiperekojen sinüsünün görülememesi, parankimal iç yapısında
anormal eko artışı ve/veya heterojenitenin izlenmesi,
kalsifikasyon ya da kistik bileşenlerinin belirlenmesi
ve Doppler US ile sadece hilus yerine, farklı kapsül
noktalarından kanlanması malign bir infiltrasyonu akla
getirebilecek sonografik özellikleridir.
Baş- boyun bölgesindeki Doppler uygulamaları arasında
ise, başta karotis ve vertebral arterlerin ekstrakranyal
uygulamaları olmak üzere, çok sayıda tetkik sayılabilir.
Özellikle klinik rutin içinde önemli bir yer alan karotis
arter incelemeleri sayesinde, artık neredeyse her geçici
iskemik atak, amarozis fugaks, hemiparezi/ hemipleji
olgusunda ya da kuşkusunda bu arterlerin ekstrakranyal
Resim 1: Yedi günlük yenidoğanda parankimi de
incelecek şekilde hidronefrotik sol böbreğin, koltukaltı
çizgisi hattından elde edilmiş transvers kesitinde,
böbrek boyutları ve ekstrarenal konumlu renal pelvisin
ön-arka maksimum çapı (27 mm) ölçülmüş.
Klinik Gelişim 47
segmentleri değerlendirilip, buralardaki, ateromatöz değişiklikler,
daralma ve tıkanıklıkların varlığı noninvaziv
ve pratik şekilde araştırılabilmektedir. Yapılan çalışmalar
özellikle ülsere plakların, daha distaldeki normal
segmentine göre lümen çapını %70 ve üstünde azaltan
darlıkların cerrahi ya da girişimsel radyolojik tekniklerle
ortadan kaldırılmasının, hasta sağ kalımını anlamlı şekilde
arttırıp, mortalite oranını da anlamlı şekilde azalttığını
ortaya koymuştur.4 Artık birçok önemli merkez, kaliteli
ve standart hizmet ürettiği bilinen USG laboratuarlarında
gerçekleştirilmek koşuluyla, sadece Doppler USG ile
cerrahi endikasyon koyabilmektedir. Bu noktada klinisyenlerin
beklentilerinin karşılanması önem taşımaktadır.
Saptanan bir darlığın, özellikle de internal karotis arter
(İCA) darlıklarının klinik ve hemodinamik önemi, darlık
distalindeki normal segmentinkine kıyasla lümende
%50'den daha düşük, %50-69 arasında veya %70'den
fazla (şiddetli) çap azalması yaratmasına göre değişmektedir.
Dolayısı ile, karotis arter Doppler USG tetkiklerinde
de, saptanan İCA darlığının, bu sınıflardan birine
sokularak raporlanması yeterlidir (Resim 2). Bunun için
uluslararası tıp toplumunda tanımlanmış hız ve oran
kriterleri mevcut ve yeterlidir.5 Daha ayrıntılı yüzdelerin
verilmesi (%30, %60, %80 gibi) sıklıkla asimetrik olan
plak şekilleri nedeni ile tekrar edilebilir olmaktan uzak
ve de aslında klinik olarak gereksiz ölçümlere yol açmaktadır.
Öte yandan çok yüksek dereceli, yani, lümen ve
akımın zor seçilebildiği, "tıkanma öncesi (preoklüziv)"
darlıkların, tam tıkanmadan ayırt edilmesi de, ikincisinin
aksine ilkinde mevcut tedavi şansının hastaya sağlanması
açısından büyük önem taşımaktadır. Bu durumda görülebilecek
çok yavaş akımın ve sadece 1-2 milimetrik
çaptaki lümenin ortaya konabilmesi ancak özel teknik
deneyim ve ekipman sayesinde mümkün olacaktır. Darlık
ve oklüzyonları dışında karotis ve vertebral arterlerin
gerçek veya yalancı anevrizmaları, disseksiyonları da
Doppler ile kolayca gösterilebilen patolojilerdir. Yine bu
bölgede glomus jugulare ya da karotikum ("karotis gövde
tümörü") gibi vasküler kitlelerin tanısında Doppler
USG son derece başarılı ve güvenilirdir.
Vertebral arter patolojilerinin Doppler USG ile tanısında
performans, damarın derin ve yer yer kemik arkası
yerleşimi nedeni ile, karotise kıyasla nisbi düşükse de,
darlıkları, anevrizmaları, disseksiyonları, oklüzyonları ve
varyasyonlarının ortaya konulmasında oldukça tatminkardır.
Özellikle akım yönünün kolaylıkla ortaya konabilmesi
sayesinde, başka yöntemlerle zor gösterilebilen
subklavian çalma fenomeni, Doppler USG ile son derece
başarılı olarak tanınabilir. Öte yandan vertebrobaziler
yetmezlik / vertigo etiyolojisinde Doppler USG ile hesaplanmış
toplam vertebral arter debisinin kullanılmasının
gerçekçi olmadığı gösterilmiştir. Bunun nedeni yaklaşımda
hem hem Willis poligonu anastomozlarını hesaba
katılmaması, hem de debi hesaplama yöntemlerinin teknik
hatalara son derece açık olmasıdır.
Toraksta USG uygulamaları
Kemik ve gaza bağlı teknik sınırlamalar nedeni ile torakstaki
USG uygulamaları oldukça kısıtlı olup, daha
çok göğüs duvarı patolojilerini kapsamaktadır. Buradaki
temel şart, periferal lezyon ile cilt yüzeyi arasında havalı
akciğer dokusu ya da kemik (kosta, sternum, vertebra)
bulunmamasıdır. Tekniğin en çok kullanıldığı klinik
endikasyon, plevral boşluktaki serbest sıvı ya da lokalize
koleksiyonların saptanmasıdır. Ayrıca, periferal akciğer
solid kitleleri USG ile ortaya konulabilir. Solid kitlelerde
Doppler USG ile vaskülarite varlığı ve derecesinin değerlendirilmesi
klinik yaklaşıma yol gösterebilmektedir. Adı
geçen lezyonlara yönelik biyopsi, sıvı örneklenmesi ya
da aspirasyonu USG rehberliğinde kolayca ve güvenli bir
şekilde gerçekleştirilebilmektedir.
Memede USG uygulamaları
Yüzeyel konumlu ve tümü ile yumuşak doku bileşenlerinden
oluşan bir organ olan meme, USG için optimal
bir görüntüleme hedefi oluşturur. Teknik, özellikle daha
genç hastalarda sık rastlanan, yağdan fakir, stromal elemanların
daha dominant olduğu memelerde ayrıntılı
görüntüleme sağlar. Buna karşılık, mamografinin daha
başarılı olduğu yağ dokusundan zengin memelerde, artmış
ses atenuasyonuna bağlı olarak tanısal katkısı sınırlıdır.
Bu bakımdan mamografinin iyi bir tamamlayıcısı
ve yardımcısı olup, modern meme görüntülemesinde
vazgeçilmez bir rol üstlenmiştir. Saptanan kitlelerde vaskülarite
varlığı ve derecesinin araştırılmasına izin veren
Doppler USG tekniklerinin kullanımı ile bu katkı daha da
üst düzeylere çıkarılmıştır. Son yıllarda, özellikle meme
kitlelerinin değerlendirilmesi için uygulanmaya başlayan
tanısal sonografik elastografi yöntemleri gelecek için yeni
umutlar beslenmesine yol açmıştır.
Karın bölgesinde USG uygulamaları
Karaciğer, tanısal USG'nin ilk ve en çok kullanıldığı
organlardan biridir. Teknikle, gerek organın boyut ve
Resim 2: Hemiplejik hastanın sağ internal karotis
arteri proksimal segmentindeki ekzantrik konumlu
aterosklerotik plak, lümen çapını %70'den fazla
daraltarak, 400 cm/sn.lere erişen yüksek sistolik hızları
ve buna bağlı renk artefaktları ("aliasing") oluşturuyor.
48 Klinik Gelişim
parankimal yapısı, gerekse kistik/ solid kitlelerinin varlık
ve yapısal özelliklerinin araştırılması mümkün olmaktadır.
Bu kapasitesi nedeni ile, USG, sirotik hastaların
değerlendirilmesinden, malignitesi bilinen olgularda
rutin metastaz taraması yapılmasına, paraziter karaciğer
hastalıklarından, hepatomegali ve steatoz araştırmalarına
kadar çok geniş bir yelpazede klinik uygulamalara yön
vermektedir. Saptanan bir kitlenin patolojik örneklenmesi,
ablasyonla yok edilmesi, sıvı koleksiyonu/ abselerin
drenajı gibi girişimsel tetkikler de, USG'nin gerçek
zamanlı rehberliğinde güvenle mümkün kılınmaktadır.
Karaciğerde, Doppler USG kullanılarak hepatik arter,
portal ve hepatik ven lümen ve akım patolojilerinin
duyarlılıkla ortaya konulması mümkündür. Bu şekilde
kısmi ya da tam trombozları, anevrizmaları gösterilebildiği
gibi, debi artışı ya da azalması, akım yönünde değişiklik
gibi hemodinamik değerlendirmeler de, invaziv
olmayan şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Karaciğerle
ilgili en sık Doppler endikasyonunu, olası ya da bilinen
portal hipertansiyon olguları oluşturmaktadır. Portal ven
sistemindeki akım hız, debi ve yön değişiklikleri, ayrıca
paraumblikal, peripankreatik, koronar venöz, splenorenal,
splenoretroperitoneal şantlar gibi kollaterallerin ve
içlerindeki akım özelliklerinin ortaya konulması, hem
portal hipertansiyon tanısı koydurabilmekte, hem bilinen
olguların güvenle izlenmesini sağlamakta, hem de
olası bir karaciğer nakli için sağlıklı hazırlık ve planlama
yapılmasına yardımcı olmaktadır. Gerçekleştirilen cerrahi
vasküler şantların invaziv olmayan kontrolleri sonografik
yöntemlerin sağladığı bir çok olanaktan sadece
biridir.
Her ne kadar ülkemizde ticari nedenlerle piyasada bulunmasalar
da, modern sonografik kontrast maddeler
ile, kitlelerin patolojik doğalarına yönelik araştırmalar,
bazı bilimsel serilerde BT ve MRG gibi diğer kesitsel
yöntemlerinki ile boy ölçüşecek doğruluk oranları ile
yapılabilmektedir.6
Safra sistemi, bir diğer klasikleşmiş USG hedefini oluşturmaktadır.
Safra kesesinin doğumsal anomalileri, taş
hastalığı, hidrops, kolesterolozis, adenomyomatozis ve
farklı doğadaki tümörleri gibi hemen her tür yapısal
patolojisi, çok yüksek doğrulukla sonografik olarak saptanabilmektedir.
Bunun için hastanın aç, safra kesesinin
distandü olması yeterli olmaktadır. İntra- ve/veya ekstrahepatik
safra yollarının genişlemeleri, taşları ve benzeri
yapısal patolojileri de aynı duyarlılıkla ortaya konabilmektedir.
Dalak, kostal yay arkasındaki nisbi gizli pozisyonuna karşılık,
uygun hasta nefes manevraları ve prob kullanımı ile
ortaya çıkarılıp, USG ile değerlendirilebilmektedir. Boyutlarındaki
artış, konjenital anomalileri, her türlü kistik
ya da solid yer kaplayan lezyonları, vasküler patolojileri
sonografik yöntemlerle gösterilebilmektedir.
Böbreklerin ve patolojilerin araştırılması USG'nin en sık
kullanıldığı alanlardan biridir. Birer retroperitoneal organ
olmalarına karşılık, yandan ve arkadan sonografik olarak
ortaya konulmaları mümkündür. Uygun teknik yaklaşımla,
renal agenezis, hipoplazi, ektopik yerleşim, "at
nalı" böbrek anomalisi, çift toplayıcı sistem gibi doğumsal
anomaliler, hidronefroz, taşlar, peri- ya da intrarenal
koleksiyonlar, polikistik böbrek hastalığı, tümörler gibi
her çeşit renal yapısal patoloji güvenle tanınabilmektedir
(Resim 3). USG, bu patolojilerin tanısı kadar konservatif
izlemlerini, gerekirse, biyopsilerini, koleksiyonların
drenajlarını, genişlemiş toplayıcı sistemlere iğne erişimi
sağlayarak, nefrostomileri ya da antegrad pyelografi gibi
girişimlerin yapılmasını sağlayabilmektedir. Renal Doppler
USG uygulamaları ile, başta hipertansiyon nedeni
olabilecek anlamlı renal arter darlık veya oklüzyonları
olmak üzere, arteriyel anevrizmaları, arteriovenöz fistülleri
ortaya koyabilmektedir. Doppler ile arter patolojiler
yanında, venöz trombüsleri, tümöral infiltrasyonları,
dıştan basıları gösterilebilir.
Pankreas da retroperitoneal bir organ olmasına karşılık,
USG ile uygun teknik ve yeterli deneyim kullanılarak,
tatminkar şekilde incelenebilir. Organın anomalileri,
inflamasyonları, tümörleri gibi yapısal bir çok patolojisi
araştırılabilir. Pankreatitler ve komplikasyonlarından
yalancı kistler araştırılıp, gerekirse, bunların drenajı
sağlanabilir. Pankreasın sonografi ile en duyarlı tetkiki,
organa iyice yaklaşılıp, bu sayede yüksek frekanslı
probların kullanılabildiği endoskopik ve intraoperatif
USG uygulamalarıdır. Bu yöntemlerle, rutin USG ya da
başka görüntüleme yöntemlerinin gösteremediği küçüklükte
tümörler (insulinoma gibi) saptanabilmektedir.
Endoskopik USG, pankreasın yanında, özafagus, mide,
duodenum ve ampulla patolojileri için de değerli tanı
olanakları sunmaktadır.
Bir içi boş organ olarak mesane ancak idrar ya da sonda
yolu ile steril sıvı ile doldurulabildiğinde ayrıntılı sonografik
incelemeden geçirilebilmektedir. Distandü bir
mesanede duvar kalınlığı ve trabekülasyon değişiklikleri,
lokal mural kalınlaşma ve polipleri, lümen içi taşlar ve
Resim 3: Otozomal dominant ("erişkin tipi") polikistik
böbrek hastalığında, böbrek parankimi ve sinüsünün
yerini farklı çaplarda, sayısız kistik yapının aldığı tipik
sonografik görünüm.
Klinik Gelişim 49
koagulum değerlendirilebilir. USG, sistoskopik yöntemler
kadar duyarlı olmasa da, oldukça küçük tümöral lezyonların
noninvaziv şekilde araştırılması için, başta hematürik
hastalar olmak üzere, çok sayıda ürolojik olguda
tanısal algoritmanın önemli bir parçası haline gelmiştir.
İnvaziv olmayan ve fizyolojik şartlarda gerçekleştirilebilen
bir yöntem olarak USG, mesanenin yapısal patolojilerinin
yanında, fonksiyonel sorunlarının araştırılması
için de yararlı olmaktadır. Yapılan çalışmalarda mesane
içindeki idrar hacminin doğruya oldukça yakın şekilde
hesaplanabildiği belirlenmiştir. Bu yöntemle, mesane boşalması
ile ilgili sorunlarda, miksiyon sonrası lümende
kalan idrar miktarının hesaplanması ve tedavinin buna
göre planlanması mümkün olmaktadır.
Distandü mesane üreterovezikal bileşke, distal üreter
ve proksimal üretra patolojilerinin yanında, erkeklerde
prostat ve seminal veziküller, kadınlarda ise jinekoloik
organlar için yeterli bir akustik pencere oluşturmaktadır.
Bu yolla, distal üreter taşları, genişlemeleri, üreterosel,
posterior üretral valv gibi patolojiler tanımlanabilir.
Pubik bölgeden transvezikal yolla yapılan USG ile değerlendirme,
prostat ve seminal veziküllerin daha çok
boyutları ve büyük boyutlu patolojileri hakkında fikir
verir. Daha ayrıntılı değerlendirme ise, transrektal USG
ile mümkündür.
Transrektal USG ile söz konusu anatomik yapılara en
yakın yerleşimden endosonografik özel problarla yapılabilen
yüksek frekans ve ayrıntıdaki değerlendirme ile
prostat bezinin boyutları, ayrıntılı iç yapısı, milimetrik
boyuttaki benign ve malign yer kaplayan oluşumları saptanıp,
gerekirse iğne ile örneklenebilmektedir. Aynı yolla
prostat kist ve abselerinin drenajı mümkündür. Komşu
seminal veziküller ve duktus deferenslere ait patolojiler
de bu teknik ile yüksek doğrulukla saptanabilmektedir.
Transrektal USG, rektum ve çevresi patolojileri ile beraber
prostat ve seminal veziküllerin anatomik incelenmesinde
günümüzdeki tanısal performansı en yüksek
cihazlardan biri olarak klinik pratikte yerini almıştır.
Jinekolojik organların sonografik değerlendirilmesi tıpkı
erkeklerdeki prostat görüntülemesinde olduğu gibi dolu
mesane penceresinden transabdominal ya da vajene yerleştirilen
endosonografik (transrektal için de kullanılan)
problar ile transvajinal yoldan gerçekleştirilebilir. Vajen,
uterus, overler ve çevre yapılar ile ilgili bilgiler sayesinde,
ektopik gebeliklerden, benign ve malign kitle lezyonlarına,
konjenital anomalilerden, tedavi sonrası endometrium
kalınlık ya da loj değerlendirmelerine kadar
çok sayıda alanda değerli bilgiler sağlanması mümkün
olmaktadır.
Periton ve peritoneal boşluğun anatomik değerlendirilmesi
bir başka sık başvurulan USG endikasyonudur. USG
ile parietal peritonun görülüp, kalınlığının ölçülebilmesi,
peritoneal dializ olgularında zamanla gerçekleşip, dializ
kalitesini bozan zar kalınlaşmasından, metastatik implant
ve tutuluma kadar çok sayıda patolojinin tanı ve izlemini
olası kılmıştır. Öte yandan yöntem, periton boşluğunda
sıvı birikiminin duyarlı bir belirleyicisidir. Bu yeteneği
ile, hem acil servislerde intraperitoneal kanama, hem de
kronik hastalıklarda batın içi assit birikiminin saptanmasında
sık başvurulan bir modalite haline gelmiştir.
Karın içinde USG ile değerlendirilebilen ana damarlar
arasında aorta, vena kava inferior, çöliak ve mezenterik
arterler başta olmak üzere çok sayıda vasküler yapı yer
almaktadır. Özellikle aorta anevrizmaları, disseksiyonları
ve darlıkları USG'nin çok başvurulduğu endikasyonlarındandır.
Bu sayede anevrizmaların tanısı kadar, cerrahi
ya da endovasküler girişimsel radyolojik yöntemlerle tedavilerinin
duyarlı ve noninvaziv şekilde takip edilmesi
mümkün olmaktadır.
USG'nin batındaki bir diğer uygulama konusu, abdomen
duvar defektlerinin, yani herniasyonlar ve komplikasyonlarının
araştırılmasıdır. Yöntem ile hem farklı
tiplerde çok sayıda herniasyon saptanabilmekte, hem
de fıtık kesesine giren barsak yapılarının strangulasyonu
olasılığında, söz konusu yapıların kanlanmaları değerlendirilebilmektedir.
Gazın sınırlayıcı teknik engeli nedeni ile USG mide ve
barsaklarda ilk başvurulan görüntüleme yöntemi olmasa
da, seçilmiş olgularda anlamlı klinik katkılar sağlayabilir.
Öte yandan, akut apandisit kuşkulanılan olgularda, aşamalı
kompresyon tekniği ile USG oldukça yüksek doğruluğa
sahip olup, söz konusu durumlarda hem patolojinin
tanısı, hem de dişi cinsiyette sağ over patolojilerinden
ayrımında büyük yarar sağlamaktadır.
Ekstremitelerde USG uygulamaları
Kas-iskelet sistemi, USG'nin yaygın kullanımın olduğu
görüntüleme alanlarından biridir. Eklem, tendon ve kas
patolojilerinin sonografik bulguları, başta direkt grafiler
olmak üzere konvansiyonel radyografik değerlendirmeler
ve manyetik rezonans görüntüleme verilerini tamamlayıcı
değerli bilgiler sağlamaktadır. Yönteme, özellikle
omuzdaki rotator kılıf sorunları ve erken bebeklik döneminde
gelişimsel kalça displazisi (eski terminoloji ile,
"doğuştan kalça çıkığı") gibi eklem patolojilerinde çok
sık başvurulmaktadır.
Arteriyel damarların Doppler USG ile incelenmesi ile,
ateroskleroz ya da Burger hastalığı gibi patolojiler tanınıp,
dar ya da tıkalı segmentler belirlenebilmekte, tedavi
seçenekleri arasında tercih olanağı yaratılmaktadır. Bu
nedenle USG, özellikle diabetik ayak gibi kronik periferal
arteriyel dolaşım sorunu kuşkulanılan olgularda en
fazla başvurulan tanı yöntemlerden biri haline gelmiştir.
Yine aynı yetenekleri yüzünden, arter tıkanması ya da
travmatik yaralanması gibi arteriyel patolojilerde, hem
lezyonlu segmenti, hem de ilgili arterin suladığı alanın
arteriyelizasyonunu değerlendirmek için çok değerli olanaklar
sunmaktadır. USG ile yapılmış tedavilerin pratik
izlemi de gerçekleştirilebilmektedir. Üst ekstremite arter
Doppler incelemelerinde torasik çıkış sendromu ve Takayasu
gibi arteritlerin araştırılması en sık endikasyonlar
olarak öne çıkmaktadır.
Ekstremitelerin venöz sistem tetkiklerinde en sık endikasyonlardan
biri alt ekstremite varislerinin araştırılmasıdır.
Varise yol açan venöz yetersizliğin, derin, yüzeyel
50 Klinik Gelişim
ve/veya perforan venleri ilgilendirip ilgilendirmediği
klinik yaklaşımı büyük ölçüde belirlemektedir. Doppler
USG ile cilde yetersiz perforan ven konumlarının işaretlenmesi
minimal invaziv cerrahi girişimleri mümkün
kılmaktadır. Alt ekstremite venlerinin Doppler ile tetkikinin
bir diğer sık ve önemli endikasyonu ise pulmoner
embolili hastalarda olaya kaynaklık yapmış derin ven
trombozunun saptanmasıdır. Doppler USG 'nin özellikle
popliteal ven ve daha kranyalindeki akut ya da kronik
fazdaki trombozları belirlemedeki yüksek duyarlılığı artık
tartışılmamaktadır.
Ekstremitelerdeki vasküler USG değerlendirmelerin
önem taşıdığı bir diğer hasta grubu dializ erişimi amaçlı
arteriovenöz fistüllerin planlandığı ya da bunlarla dialize
girmekte olan böbrek yetmezliği hastalarıdır. Hem
konvansiyonel hem de Doppler sonografik yöntemler
kullanılarak, hem gelecekte sorunsuz çalışacak fistüllerin
planlanması, hem de dializde problem yaşayan olgularda
sorunun nedenlerinin ortaya konulması mümkün olmaktadır.
Yüzeyel yerleşimli yumuşak doku kitleleri, USG ile ayrıntılı
yapısal ve hemodinamik değerlendirmeden geçirilebilmektedir.
Söz konusu kitleler içinde daha sık rastlanan
lipomlar ve hemanjiomlar, daha nadir olan benign
ve malign doğadaki çok sayıda patolojik oluşumlardan
ayırt edilebilmektedir. Yapısal değerlendirme, lezyonun
konumu, boyutları, şekil ve sınır özellikleri, iç yapısı
hakkında ayrıntılı bilgiler sağlarken, Doppler analiz ile,
lezyonun kanlanma miktarı, iç yapısındaki damarların
konum ve dallanma özellikleri, arter ya da ven akımı açısından
baskın karakter, fistülöz bağlantıların varlığı ve
yüksek ya da düşük hemodinami gibi ayırıcı tanıda değerli
olabilecek çok sayıda veriyi yoruma sunmaktadır.
USG Uygulamalarında Sorunlar
Yukarıda ancak bir kısmı sayılabilen endikasyonları
yanında, USG'nin tanısal performansının sınırlı olduğu
bir dizi vücut alanı ya da durum mevcuttur. Teknik
nedenlerle USG, kemik veya hava içeren bölgelerde ve
bunların arkasında yer alan organ ve dokularda işe yaramamaktadır.
Bu nedenle kemik, akciğer, mide, barsak
patolojileri ile bunların ardında kalan alanların lezyonların
araştırılmasında tercih edilmemektedir. Bunların
dışında kalan görüntüleme hedefleri içinse, klasik olarak
üç faktörün bir araya gelmesi, tanısal kalitesi yüksek bir
USG incelemesi için gereklidir. Bunlar, uygun vücut habitusunda
ve işbirliği içinde olan bir hasta, kaliteli bir
cihaz ve yeterli pratik deneyim ile kuramsal donanıma
sahip bir uygulayıcıdır.
Obesite, sonografik yöntemlerin doğal bir sınırlamasını
oluşturur. Yine de düşük frekanslı probların seçilmesi
ve uygun teknik manevralarla bu güçlük birçok hastada
aşılabilmektedir. Yetersiz kooperasyon, USG 'nin, hasta
kaynaklı çok daha önemli bir sınırlaması haline gelebilir.
Hastanın hareketsiz kalmasını (Doppler ile küçük
damar tetkikleri) ya da derin inspiryumla karaciğer ve
dalak kubbelerini, kaburgalar arkasından inceleme sahasına
çıkarmasını gerektiren durumlarda optimal hasta
işbirliği şarttır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda
ise, sedatizasyon ya da başka görüntüleme yöntemlerine
başvurulması birer seçenek olabilir.
USG tetkiklerinde tanısal kaliteyi belirleyen bir diğer
bileşen, "cihaz"dır. Yetersiz kanal sayısı ve işlemci gücüne
sahip, uygunsuz frekanstaki problar ile kaliteli bir
tetkikin gerçekleştirilmesi olası değildir.
Sonografik yöntemlerle kaliteli bir inceleme gerçekleştirebilmenin
üçüncü ve en önemli saç ayağını ise "uygulayıcı"
oluşturur. Yapısal olarak uygun, işbirliği içindeki
bir hasta ve kaliteli bir cihaza rağmen, cihaz ayarlarının
iyi yapılmaması, uygun hasta ve prob pozisyonlarının
sağlanmaması, elde edilen verilere göre incelemenin rutin
dışı yöntemlerle derinleştirilmemesi, gerekli yapısal
ya da hemodinamik özelliklerin ısrarla araştırılmaması
ve nihayet elde edilmiş bilgilerin uygun şekilde yorumlanıp,
anlaşılabilir bir anlatımla yazılı rapora dökülmemesi
trajik hata ve sonuçlara yol açabilir. Doğası gereği büyük
ölçüde standart dışı görüntüleme planlarında gerçekleştirilebilen
ve kısmen subjektif kriterlerle tanıya ulaşılan
sonografik incelemelerde, sözü edilen şartlar yerine getirilmelidir.
Tüm bu uygulayıcı kökenli hataların çaresi
ise, yeterli eğitim ve deneyimdir. Optimal teorik bilgilenmenin
yanında, yeterli sayıda sonografik tetkikin bizzat
uygulayıcı adayı tarafından gerçekleştirilmiş olması,
yöntemin eğitiminde büyük önem taşımaktadır. İsviçre
Tıbbi Ultrasonografi Derneği, söz konusu yeterli sayıyı,
en az yarısı eğiticiler tarafından denetlenmiş olmak şartı
ile, minimum 500 hasta olarak belirlemiştir.7
Eğitiminindeki tüm bu özellik ve zorluklara karşılık, diğer
birçok görüntüleme yöntemine kıyasla çok daha ucuz ve
kolay erişilebilir bir teknoloji olması, ayıca iyonizan radyasyon
kullanan X ışını kökenli cihazların aksine, USG
kullanımı ile ilgili olarak ülkemizde herhangi bir tüzel
düzenleme olmaması önemli bir tuzak oluşturmaktadır.
Bu nedenlerle, USG kökenli tıbbi hata ve davaların sayısı
her geçen gün artmaktadır. Obstetrik tetkikler başta olmak
üzere birçok incelemede, tanınmayan ya da yanlış
yorumlanan patolojiler, patoloji olarak değerlendirilen
normal ya da varyatif olgular sonucu büyük tazminatlar
söz konusu olmaktadır.
Ultrasonografide Gelişmeler
Tüm bu sınırlamalarına karşın, tanısal USG, daha yüksek
kapasitedeki teknolojiyi, daha düşük maliyetlerle, daha
küçük hacimlere sığdırabilen donanım ve yazılım kaynaklı
gelişmeler sonucu giderek yaygınlaşmakta, hemen
her tür klinik disiplinde yararlanılan bir tanı yöntemi
haline gelmektedir. Henüz birkaç yıl önce piyasaya sürüldüklerinde
hayretle karşılanan, taşınabilir bilgisayar
boyutlarındaki renkli Doppler USG cihazlarının şaşkınlığı
henüz geçmeden, daha da ufak, cep telefonu boyutlu
cihazlar piyasaya sürülmeye başlanmıştır. Söz konusu gelişmeler,
bu boyutlardaki nisbi ucuz cihazların, tıpkı bir
steteskop gibi temel bir tanı aracı olarak kabul edilerek,
genel tıp eğitiminde yer almasına kadar uzanan görüşlerin
ileri sürülmesine ve bu konuda şiddetli tartışmalara
yol açmıştır.8,9 Söz konusu tartışmalarda bu tip yaygın
Klinik Gelişim 51
kullanımın getireceği büyük ekonomik maliyetler, verilecek
eğitim ve yetkinin boyutlarının basamaklandırılması,
olası tanısal sorunlar öne çıkmaktadır. Ancak, USG
gibi uygulaması ve yorumu büyük subjektivite gösteren,
buna karşılık, varılan kanının klinik pratik ve yaklaşımı
şekillendirebildiği bir yöntemin kullanımı için, yeterli ve
standardize edilmiş bir eğitimin şart olduğu konusunda
net bir görüş birliği mevcuttur.
Günümüz klinik tıbbının etkin tanısal araçlarından olan
USG giderek yaygınlaşmasının yanında, farklı alanlardaki
gelişmeleri ile etkinliğini de derinleştirmeye adaydır.
Bir süredir kullanılan ultrasonografik kontrast maddeler
ve tanısal elastografi bu alanlardan ikisini oluşturmaktadır.
Özel teknoloji ile üretilerek, mikron düzeyindeki
steril partiküllere yerleştirilen özel gazlar, venöz sisteme
verildiklerinde, sonografik olarak değerlendirilebilen
bölgelerde, hem daha yavaş akımların Doppler ile tesbitini,
hem de özel tekniklerle visseral organlardaki
kitle lezyonlarının daha kolay görüntülenebilmesini
sağlamaktadırlar. Boyutları ve yapıları nedeniyle akciğer
dolaşımını birkaç kez geçebilen bu ajanlar, vasküler yatakta
uzunca bir süre kalıp, tanısal performansı önemli
ölçüde arttırabilmektedirler.10 Halen bilinen önemli bir
yan etkilerinin olmaması büyük bir avantajları olarak
kabul edilmektedir. Ancak tetkikin bizzat kendisinden
daha yüksek olan maliyetleri, sonografik kontrast maddelerin
önemli bir dezavantajını oluşturmaktadır. Bu da,
söz konusu ajanların ülkemizde piyasaya sürülmeleri konusunda
ekonomik tereddütlere yol açmaktadır. Oysa,
bu maddelerin, 70 milyonu aşkın nüfusa sahip ülkemizde,
kuralları önceden belirlenmiş ve iyi denetlenecek
kullanımları ile, özellikle seçilmiş olgularda önemli tıbbi
katkılar sağlanabileceği gibi, yaygın şekilde uygulanan ve
çok daha pahallı olan kontrastsız / kontrastlı bilgisayarlı
tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme tetkikleri
azaltılarak, ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunulabilecektir.
USG alanında günümüzde üzerinde yoğunlaşılan bir diğer
konu ise elastografi uygulamalarıdır. Teknoloji, saptanmış
bir lezyonun, ses dalgaları ile elastikiyetinin, yani
sertlik derecesinin saptanması olarak özetlenebilir. Bu
yolla, meme, tiroid ya da diğer yüzeyel yumuşak doku
kitleleri, transrektal USG aracılığı ile prostat kitleleri değerlendirilebilmektedir.
Tanısal USG, yukarıda özetlenmeye çalışılan son derece
yaygın ve giderek de artan klinik kullanımı ile modern
tıbbın önemli araçlarından biri olmayı sürdürmektedir.
Prenatal patolojilerin saptanmasından, kanserli olgularda
metastaz araştırmalarına, noninvaziv vasküler değerlendirmelerden,
güvenilir girişim rehberliğine kadar
uzanan çok geniş bir spektrumda kullanılan bu yararlı
yöntemin, gelecekte de sağlık ordusunun hastalıklarla
savaşında en değerli ön cephe silahlarından biri olmaya
devam edeceğine gözü ile bakılmaktadır.
Kaynaklar
Grandjean H, Larroque D, Levi S, and the Eurofetus team. The
performance of routine ulrasonographic screening of pregnancies
in the Eurofetus study. Am J Obstet Gynecol 1999; 181: 446-
454
Fernbach SK, Maizels M, Conway JJ. Ultrasound grading of
hydronephrosis: Introduction to the system used by the Society
for Fetal Urology. Pediatr Radiol. 1993; 23: 478-80
SFU internet sitesi ve hidronefroz dereceleme sistemi: http://main.
uab.edu/fetalurology/show.asp?durki=67706.
Landwehr P, Schulte O, Voshage G. Ultrasound examination of
carotid and vertebral arteries. Eur Radiol 2001; 11: 1521-1534
Grant EG, Benson CB, Moneta GL, et al. Carotid artery stenosis:
Gray-scale and Doppler US diagnosis- Society of Radiologists in
Ultrasound consensus conference. Radiology 2003; 229: 340-
346
Oldenburg A, Albrect A. Baseline and contrast-enhanced ultrasound
of the liver in tumor patients. Ultraschall in Med 2008;
29: 488-498
Fähigkeitsprogramm Sonographie- Schweizerische Gesellschaft
für Ultraschall in der Medizin.
Greenbaum LD. It is time for the sonoscope. Editorial. J Ultrasound
Med 2003; 22: 321-322
Hoffmann B. The future is not the sonoscope. Letter. J Ultrasound
Med 2003; 22: 997-998
Cosgrove D. Ultrasound contrast agents: An overview. Eur J
Radiol 2006; 60: 324-330
MAMMOGRAFİ
Bayanlarda meme kanserinin erken dönem tanısı için ve tarama amaçlı yapılan yüksek oranda güvenilir görüntüleme yöntemidir. Mamografi göğüs içerisinde ki değişiklikleri kadının kendisi yada doktoru tarafından hissedilemeyecek haldeyken bile görüntüleyebilir. Meme kanseri sıklığı tüm dünyada ve ülkemizde gün geçtikçe artış göstermektedir. Yaş ilerledikçe tüm bayanlarda meme kanseri sıklığı artar ve ileri yaşlardaki her 12 kadından birisinde meme kanseri gelişir. Meme Kanseri erken tanısı için; öncelikle 35 yaşında bir adet temel mammografi; ardından, 40-49 yaşları arası bayanlara, eğer ailesinde meme kanserli hasta hiç yok ise iki yılda bir, ailede meme Kanserli hasta (anne, hala, kızkardeş, teyze, anneanne, babaanne vb) varsa yılda bir mammografi mutlaka çekilmelidir. Menapoz dönemindeki ve 50 yaşından sonra tüm bayanlarda yılda bir kez mutlaka mamografi yapılmalıdır. Memede yeni bir sertlik, kitle, şişlik, kızarıklık, meme başında içe doğru çekilme, ağrı, meme başında akıntı, mastit belirtileri, meme derisinde değişiklikler, klinik mastopatilerde, kitle dışı semptomu olanlarda ele gelmeyen lezyonların saptanmasında, ele gelen kitlesi olanlarda ultrasonografi ile beraber kitlenin değerlendirilmesinde kullanılır.
KEMİK DANSİTOMETRİ
Kemiklerde kalsiyum azalmasına bağlı OSTEOPOROZ (kemik erimesi) tanısını koyarak, OSTEOPOROZ'un erken dönemde tedavisini ve kemiklerin erimeye bağlı kırılmasını engellemek için yapılan bir tetkiktir. Yaş ilerledikçe ve bazı hastalıkların ve yetersiz beslenme faktörlerinin etkisi ile kemiklerde KALSİYUM miktarı düşer ve kemiklerde erime ve kolay kırılmalar meydana gelir. Bu nedenle 40 yaşından sonra yılda bir kez Kemik Dansitometrisi ile kemiklerimizin durumu mutlaka araştırılmalıdır. OSTEOPOROZ kaynaklı kemik kırıkları diğer kemik kırıklarından çok geç ve çok güç iyileşir. Uzun dönem işgücü kaybına neden olur. nedenle OSTEOPOROZUN ucuz ve güvenilir tanı yöntemi olan Kemik Dansitometri tetkiki yılda bir kez mutlaka yaptırılmalıdır.
ULTRASONOGRAFİ
Ultrason çoğunlukla gebelerin, karaciğer, safra kesesi, pankreas, dalak, böbrekler, mesane, yumurtalıklar ve rahim gibi organların görüntülenmesi için kullanılır. Ultrason çekilmesi için başvuran hastaların en sık şikayeti karın ağrısıdır. Karaciğer ve dalak gibi karın içi organların büyümesi, safra kesesi ve böbrek taşları, apandisit, yumurtalık kistleri ve karın içindeki tümörler, doğuştan kalça çıkıkları ultrason ile teşhis edilebilen hastalıklardan bazılarıdır.
RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ
RENKLİ DOPPLER ile Kol ve bacak damarları (varisler); Karaciğer, böbreği besleyen damarlar (Diabet, hipertansiyon vb ),boyun damarları; gebelerde, anneye ve bebeğe ait damarlar, erkeklerde testisleri besleyen damarlar,gözü besleyen damarları incelenir.
Kurumumuzda yapılan tetkikler;
Radyoloji veya radyodiagnostik veya halk arasında eskiden kullanılan
şekliyle röntgen doktorluğu, hastalıkların tanısı için yıllardır hizmet
veren bir tıp alanıdır. Yirmi yıl öncesine kadar sadece röntgen
cihazlarıyla verilebilen bu hizmet, artık çok çeşitli ve gelişmiş aletler
kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Radyolojinin tıbbın en hızlı
ilerleyen dalı olduğu söylenebilir. Hızlı gelişmeyle birlikte bir çok yeni
kavramda karşımıza çıkmaya başlamış ve insanların kafalarında soru
işaretleri oluşmasına neden olmuştur.
Bu sayfanın amacı, radyoloji konusuyla direk ilişkisi olmayan insanları
bilgilendirmek, kafalarında oluşan sorulara kolayca ulaşabilecekleri bir
bölüm oluşturmaktır.
Mammografi
Ultrasonografi
Doppler Ultrasonografi
Hangi radyolojik incelemeyi yaptırırsanız yaptırın, yanınızda eski
incelemelerinizi götürmeyi unutmayın. Radyoloğunuzu ne kadar
bilgilendirirseniz, alacağınız verim o kadar çok olacaktır.
Ayrıntılı bilgiler elde etmek istiyorsanız
MAMMOGRAFİ
Mammografi meme dokusunun röntgen ışınlarıyla görüntülenmesidir. Genel
amaçlı radyoloji tüplerinde değişiklikler yapılmayı, bunun sonucunda
hastanın daha az radyasyon alması sağlanmıştır. Kullanılan cihaza bağlı
olarak otururken veya yatarken memenin değişik yönlerden görüntüleri
alınır. Çekim esnasında memenin komprese edilmesine bağlı rahatsızlık
hissi oluşabilir.
Mamografi belli yaştan sonra tarama testi olarak, memede bir kitle ele
geldiğinde, meme başında akıntı görüldüğünde, meme başının çekintiye
uğramasında, meme derisindeki değişikliklerde, meme biopsisinde
lokalizasyon amacıyla kullanılabilir.
Kadınların 70 yaşına kadar %13'nde meme kanseri çıkma riski bulunmaktadır.
Meme kanseri erken teşhis edilirse büyük oranda (%80-90 arası) tedavi
edilebilir. Bu nedenle mamografinin meme kanserinin erken teşhisinde bir
tarama testi olarak önemi büyüktür. Amerikan Kanser Derneği 40-49 yaşları
arasında 2 yılda bir, 50 yaşın üzerinde her yıl mamografi çekilmesini
önermektedir.
ULTRASONOGRAFİ (USG) (US-Ultrasonografi)
Ultrason, insan kulağının işitemiyeceği kadar yüksek frekanslı ses
dalgalarını kullanarak iç organları görüntüleyen bir tanı yöntemidir.
Ultrasonda radyasyon kullanılmaz. Bu nedenle gebelerde ve bebeklerde
rahatlıkla kullanılabilir. Cihazdan gönderilen ses dalgaları, hasta
vücudundan yansıdıktan sonra gene aynı cihaz tarafından algılanır. Yansıma
farklılıkları organdan organa değişir. Bu nedenle farklı yansımaların
olduğu yapılar, farklı görüntüler verirler. Normal yapılar içindeki bir ur
ya da kist, ses demetlerini farklı yansıttığı için farklı yapıda gözlenir
ve tanı konulur. Görüntü oluşturulması sırasında "prob" hasta vücudunda
gezdirilirkrn, altında kalan bölümün kesit görüntüleri, hareketli organlar
gibi ekranda kayar. Bu esnada radyolog tanı koyar. Elde edilen
görüntülerin tanıda çok fazla bir katkısı yoktur. US işlemi, ihtisasları
süresince yaklaşık 1 yıl eğitimini alan radyologlarca yapılır.
Ultrason hangi amaçlarla (endikasyonlar) yapılır ?
Ultrason çoğunlukla karaciğer, safra kesesi, pankreas, dalak, böbrekler,
mesane, yumurtalıklar ve rahim gibi karın içi organların görüntülenmesi
için kullanılır. Ultrason çekilmesi için başvuran hastaların en sık
şikayeti karın ağrısıdır. Karaciğer ve dalak gibi karın içi organların
büyümesi, safra kesesi ve böbrek taşları, apandisit, yumurtalık kistleri
ve karın içindeki tümörler ultrason ile teşhis edilebilen hastalıklardan
bazılarıdır.
Ultrason çekilmesi için hazırlık gerekir mi ?
Karın içindeki organların ultrasonu için hastanın aç karna olması gerekir.
Ayrıca mesane, yumurtalıklar ve rahimin incelenmesi içn hasta idrarına
sıkışık olmalıdır. Bunun dışında başka bir hazırlık gerekmez.
Ultrason nasıl çekilir ?
Hasta sırtüstü yatar. Cilt üzerine jel sürülür. "Prob" adı verilen cihaz
ile karın içindeki organlar cilt üzerinden incelenir.
Yan etkileri nelerdir?
Bugüne kadar gebelikte ve diğer incelemelerde gösterilebilen bir yan
etkisi yoktur.
BEBEK KİME BENZİYOR?
Anne ve baba adayları, hatta dede, büyükanne, kardeş gibi tüm aile bireyleri bebeklerinin sağlık durumundan sonra, en fazla kime ve neye benzediğini merak ederler.
Bugüne kadar olan süreçte yapılan iki boyutlu ultrasonografi incelemeleri sırasında gebelik ultrasonografi incelemeleri sırasında bebeğe ait görüntülere bakılarak bir takım yorumlar ve benzetmeler yapılabiliyordu.
Ultrasonografinin kullanıma girmesinden sonra, görüntüleme ile uğraşan bilim adamlarının en büyük hayali olan, anne karnındaki bebeği gerçeğe yakın şekilde 3 boyutlu izlemek teknolojinin ilerlemesi ile artık mümkün oldu
3 Boyutlu görüntüye eklenen zaman boyutu ile birlikte elde edilen 4 boyutlu görüntüler sayesinde, anne karnındaki bebeğin kendisini ve hareketlerini eş zamanlı olarak izleyebilmekteyiz.
Ultrasonografi teknolojisindeki bu gelişme anne ve babanın, anne karnındaki bebekle duygusal bağın oluşmasına büyük katkıda bulunmaktadır.
Hamilelik sırasında birçok güçlüğe katlanan anne; bebeğin başını, yüzünü, ağız hareketlerini, kolunu, elini, bacaklarını, ayaklarını, el ve ayak hareketlerini gerçeğe yakın bir şekilde gördüğünde tüm yorgunluklarını unutmaktadır.
ÜÇ BOYUTLU (3D) ULTRASON
1)GENEL BİLGİLER :
Ultrasonografi teknikleri ve görüntülerin kalitesinde elde edilen büyük gelişme, 1990 ların ikinci yarısından itibaren, gelişen elektronik-bilgisayar teknolojisinin ultrasonografi ile birlikte kullanılmasıyla yepyeni bir boyut kazanmıştır. Dijital ultrasonografinin ardından üç boyutlu ultrason görüntülerinin elde edilmesiyle, tüm dünyada özellikle, gebelik takibinde üç boyutlu ultrasonografi kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. Bunda üç boyutlu görüntülerin hekimlerin farklı problemleri teşhis edebilmesinde (tanısal-diagnostik katkı) sağladıkları katkının yanında özellikle bebeklerini görme heyecanı içinde olan anne baba adaylarının istekleri de (psikososyal katkı) büyük rol oynamıştır.
İlk üç boyutlu ultrason görüntüleri 1980 lerin başında elde edilmesine karşın, bu konudaki en önemli gelişme, 1986 yılında Japonya'da 2 boyutlu ultrasonografi görüntülerini bir mini işlemciyle 3 boyutlu hale getiren Kazunori Baba'nın çalışmaları sayesinde ortaya çıkmıştır. Bu görüntülerin elde edilmesi için 2 boyutlu görüntülerin işlenmesi yaklaşık 10 dakikalık bir süre gerektirmekteydi. Bugün ise eş zamanlı olarak 3 boyutlu görüntüleri elde edebileceğimiz bir teknolojiye sahibiz. Çoğu kez kafa karıştıran bir terim olan ''dört boyutlu ultrasonografi'' ile eş zamanlı üç boyutlu ultrasonografi kastedilmetedir. Dördüncü boyut çoğu kez de kabul edildiği dibi zamandır. Bunu normal kameranın yaptığı çekimle karşılaştırabiliz. Anne karnındaki bebek haraket ettiğnde, bunu sanki bir kamerayla çekiyormuş gibi eş zamanlı olarak kaydetmekteyiz.
Üç Boyutlu (3D) Ultrasonun Avantajlı Yönleri
3D Ultrason cihazları ile çok erken döneminde cinsiyet tayini, yarık damak, yarık dudak gibi yüz anomalileri, eksik parmak veya eğri ayak-el gibi ekstremite anomalileri, bel açıklığı (spina bifida ) veya beynin fıtıklı kesesi (ensefalosel) gibi beyin ve omurilikten kaynaklanan rahatsızlıkların erken tanısı konulabilmektedir.
Diğer taraftan geleneksel iki boyutlu ultrasonografide bebeğin el ve ayak parmaklarını tam anlamı ile değerlendirebilmek her zaman mümkün olmayabilir.
Ense kalınlığı ölçümüyle görülen "mongolizm" (Down sendromu-trizomi 21) 3D ultrason sayesinde 3. ayda taranabilmektedir.
Bu nedenlerle üç boyutlu ultrasonlar geleneksel- standart 2d ultrasonlara göre tercih edilmektedir.
Yine, üç boyutlu ultrasonlar ile çiftlerin ayrı bir mutluluk ve farklı bir heyecanla bekledikleri ikiz, üçüz bebeklerin gelişimi de daha net bir şekilde izlenebilmektedir.
3D ultrasonlar geleneksel iki boyutlu inceleme özelliğinin yanı sıra, hem renkli Doppler, hem de 3. boyut özelliğini birlikte içermesi ile bebek heyecanına kapılan ailelere üçüncü aydan (14. haftadan itibaren) itibaren cinsiyeti öğrenme ve renkli fotoğraflarını alma fırsatı tanımaktadır.
Siyah beyaz ve 2 boyutlu ultrasona göre anne karnındaki bebeğin hem bir buçuk ay daha önce görüntülenmesine, hem de net fotoğraf kalitesindeki renkli görüntüsünü elde etmeye olanak sağlayan 3 boyutlu (eş zamanlı) renkli ultrason, anne babaların hamileliğin 3. ayından itibaren bebeklerinin fotoğrafına kavuşmalarını sağlamaktadır.
Tüm bu özellikleri ile 3 boyutlu ultrason ailelere bebeklerinin sağlık durumundan sonra, en fazla kime ve neye benzediğini merak ettikleri için, çekimler sırasında eli, ayağı, burnu, yüzü gibi detayları yorumlama ve bebeği birilerine benzetmeye çalışma gibi hoş anlar yaşatmakta ve hamilelik sürecindeki heyecanın güzel anılara dönüşmesini sağlamaktadır. Ayrıca bu görüntüler tek resimler halinde fotograf kağıdına veya uzun görüntüler halinde DVD VE CD ' ye kaydedilmekte, ilerde tekrar bakmak için hoş bir anı olarak saklanabilmektedir.
DOPPLER ULTRASONOGRAFİ
Doppler Ultrasonografi yöntemi ile bir organın veya damarının kan akımını
inceleyebiliriz. Kan akımının miktarı, akımı engelleyen yapı varlığı,
akımın normal yönde olup olmadığı değerlendirilebilir. Akan kan, kırmızı
ya da mavi renk şeklinde gözle görülebilir. Akan kanın miktarı ile ilgili
ölçümler yapılabilir. Bu esnada cihazdan kalp atışlarına benzer sesler
duyulur. Cihazın çalışma prensibi, sesin hareket eden yapılardan yansırken
frekans değişikliği göstermesidir. Doppler incelemeleri, normal
ultrasonografi cihazları ile yapılır. Ancak bunlarda farklı bilgisayar
donanımı mevcuttur.
Doppler Ultrasonografi incelemesi, Doppler ultrason cihazına bağlı bir
prob yardımıyla ve incelenecek organ ya da damar üzerine jel sürülerek
gerçekleştirilir. Jeller, probun hava ile temasını önler ve gönderilen
sesin daha derin dokulara ulşmasını sağlar.
Doppler Ultrasonografi incelemesi ile :
Kol ve bacak damarları,
Karaciğeri besleyen damarlar
Böbreği besleyen damarlar
Boyun damarları
Gebelerde, anneye ve fetuse ait damarlar
Erkeklerde testisleri besleyen damarlar
Gözü besleyen damarlar;
Vücudun herhangi bir bölgesinde oluşan bir kitlenen damarlanması
incelenebilir.
İnceleme öncesinde önemli bir hazırlık gerekmemektedir. Ancak karın
içindeki bir organ (karaciğer, böbrek v.b.) incelenecek ise hastanın aç
olması, oluşabilecek gazı engelleyerek incelemenin daha kaliteli
gerçekleşmesini sağlar. Bu nedenle karın bölgesindeki damarların
incelenmesi için 1 aya kadar çocuklarda emzirme süresi kadar, 5 yaşına
kadar çocuklarda 4 saatlik, 10 yaşına kadar olanlarda 6 saatlik ve
büyüklerde 12 saat açlık gereklidir. Bu süre içerisinde sigara dahil hiç
bir şey yenilip içilmez. Karın bölgesi incelemeleri dışında önceden bir
hazırlık gerekmemektedir. İnceleme sırasında gözlük, saat, metal eşya gibi
cisimlerin çıkartılması gerekmez. Ancak incelenecek bölgenin, probla temas
alanının sağlanması için açıkta olması gerekir. Bu nedenle hasta masaya
yattığı sırada, o bölgedeki giysiler soyundurulur.
İnceleme sırasında, karın bölgesinin iyi incelenmesi için hastadan
nefesini tutması istenir. Bunun için derin nefes aldıktan sonra
olabildiğince hareketsiz kalıp, nefesi vermemek gerekir. Bu süre kişiye
göre değişmekle birlikte ortalama 15-50 saniyedir.
Doppler Ultrasonografi incelemesi, tıpkı Ultrasonografi incelemesinde
olduğu gibi radyasyon içermeyen bir tanı yöntemidir. Yanlızca ultrason
enerjisi (yüksek frekanslı ses) kullanılır. Ultrason enerjisi, vücuttaki
dokularla etkileşir. Bu etkileşim, dokuların ısısını artırmak şeklindedir.
Isı artımı 1.5ºC olabilir. Özellikle anne karnındaki fetüslerde ısı
artımının 41ºC'yi geçmesi zararlıdır. Ancak, tanı amacıyla kullanılan
sınırlarda bu kadar yüksek ısı artımı oluşmaz. Oluşmasına neden olabilecek
inceleme şekillerine karşı radyologlar zaten eğitim almaktadır. Gebelikte
uygulanan Doppler incelemelerinin, çocuk doğduktan sonraki davranış ve
okul başarısına olumsuz etkisi gösterilememiş, kansere neden olduğu
konusunda bir bulgu bugüne kadar ortaya çıkmamıştır.
İnceleme sırasında damar içine ilaç verilmemektedir. Ancak, son yıllarda
özellikle karın içindeki gaza bağlı veya herhangi bir nedenle net
izlenemeyen damarların incelenmesinde; damarları daha ayrıntılı ortaya
çıkaran ve herhangi bir yan etkisi olmayan ilaçlar da kullanılmaya
başlanmıştır. Bunlara "ultrason kontrast maddesi" adı verilmektedir.
Prob
Kan akımı ölçülmek istenen organ ya da damar üstüne yerleştirilen ve
doppler ultrason cihazına bir kablo ile bağlı bölüm
Kol ve bacak damarları
Atar ve toplar damarlardaki kireçlenme plaklarına bağlı oluşan darlık,
pıhtı oluşumları ve toplar damarlarda yetmezlik (varisler) olup
olmadığının saptanmasını sağlar. "Üst/alt ekstremite arteriyel ve/veya
venöz Doppler" incelemesi adını alır.
Karaciğeri besleyen damarlar
Siroz v.b. hastalıklarda karaciğeri besleyen damarlarda meydana gelen
değişiklikleri incelemek için kullanılır. "Portal Doppler" adını alır.
Böbreği besleyen damarlar
Diabet, hipertansiyon vb hastalıklarda böbreği besleyen damarların ne
düzeyde etkilendiğini saptamak için kullanılır. "Renal Doppler" adını
alır.
Boyun damarları
Boyunda, beyine giden ana atar damar ile dallarında kireçlenme plaklarına
bağlı oluşan darlıkları ya da beynin arka kesimini besleyen damarların
akım miktarını saptamak için kullanılır. "Karotis ve vertebral sistem
Doppler" adını alır.
Gebelerde, anneye ve fetuse ait damarlar
Son adet tarihine göre gelişme geriliği şüphesi olan fetüslerde,
hipertansiyonu olan gebelerde kan akımının hızı ve özelliği incelenerek
olası anomaliler saptanır. "Obstetrik ve jinekolojik Doppler" adını alır.
Erkeklerde testisleri besleyen damarlar
Testisleri besleyen damarlarda meydana gelen düzensiz genişlemeler
damarlardaki yetmezliğe bağlıdır ve erkeklerde kısırlığın önemli bir
sebebidir. Bu damarlara yönelik yapılan incelemede toplar damarlardaki
olası yetmezlik (varisler) saptanabilir. "Skrotal ya da testis Doppleri"
adını alır.
Gözü besleyen damarlar
Diabet, hipertansiyon vb hastalıklarda göz damarlarında meydana gelen
değişikleri saptar. "Göz Doppleri" adını alır.
Vücudun herhangi bir bölgesinde oluşan bir kitlenen damarlanması
Bir kitleyi (uru) besleyen damarların olup olmaması o kitlenin iyi huylu
ya da kötü huylu olduğunu saptamada önemli bir kriterdir. Kitlenin çok
kanlanması bu kitlenin habis özellik taşıdığının bir göstergesidir.
"Kitleye yönelik Doppler" şeklinde adlandırılır.
Tüm batın, üriner sistem, pelvik, troid ultrasonlarına ek olarak gebelerde 2. Düzey ultrason, gebelik ultrasonu, 3d 4d boyutlu ayrıntılı ultrason çekimleri, mamografi, kemik dansitometri, osteoporoz testi,tüm renkli doppler ve tüm ultrsonografik incelemeler
Doğuma Genel Bakış
Bir Çocuk Yetiştirmek
Eşlerin Muayenesi
Kadında Aylık Çevrim
Fertilizasyon
Kalıtsal Tehlikeler I
Kalıtsal Tehlikeler II
Kısırlık = Sterilite
Kısırlık Araştırmaları
Evlat Edinme
Gebelik Belirtileri
Gebeliğin Tespiti
Bebeği Bekleyiş
Doktor Muayenesi
Gebelikle Yeni Sorunlar
İlk Üçayda Vücuttaki Değişiklikler
İlk Üçayda Beslenme
Gebelikte Sağlık ve Bakım
Gebelikte İlaç Kullanımı
Gebelikte Bulaşıcı Hastalıklar
Kendiliğinden Düşük
İkinci Üçaylık Dönem
İkinci Üç Aylık Dönemin Sorunları
İkiz Gebelik
Doğuma Hazırlık
Son Üçayda Vücuttaki Değişiklikler
Emzirmeye Hazırlık
Son Üçayda Sorunlar
Gebelikte Özel İncelemeler
Ultrasonografi
Amniyoskopi
Amniyosentez
Biyofizik ve Biyokimyasal Kontroller
Gebelik Hesaplayıcısı
Yavrunuzun Sağlığı İçin
Babaya Öneriler
Sağlık Muayenesi
Gebelik Testi Öyküsü
Çiftin Kısırlığa Tepkisi
Gebe Kalmak / Önlemek
Varolduğunu Öğrendiğim Zaman
Düşük
Pratik Öneriler
Gebelik ve Jimnastik
Gebelik ve Cinsel Yaşam
Frengi ve Verem
http://www.goruntulememerkezi.com/
Anne ve Çocuk Beslenmesi :
Anne Karnında
Doğumdan 6. Aya
7 - 12. Aylarda
1 - 3 Yaşlarda
4 - 6 Yaşlarda
Özel Durumlarda
İKİNCİ DÜZEY FETAL ULTRASONOGRAFİDE
- ANENSEFALİ
- ENSEFALOSEL
- SPİNA BİFİDA
- MENENGOSEL
- MİYELOMENENGOSEL
- DANDY WALKER MALFORMASYONU
- CHOROİD PLEKSUS KİSTİ
- ARAKNOİD KİST
- HİDROSEFALİ
- GASTROSCHİSİZ
- OMFALOSEL
- FETUS PAPİRACEUS
- ÇOĞUL GEBELİK
- FETAL ASİT
- POLİHİDROAMNİOS
- OLİGOHİDROAMNİOS
- RENAL ANOMALİLER
- SSS ANOMALİLERİ
- EKSTREMİTE ANOMALİLERİ
- KRANYAL ANOMALİLER
- MEGAURETER
- UPJ OBSTRUKSİYONU
- BARSAK ATREZİLERİ
- DUDENAL ATREZİLER
- KALP ANOMALİLERİ BOŞLUKLAR
- VB ANOMALİLER ARAŞTIRILMAKTADIR.
http://www.goruntulememerkezi.com/
Ekstremitelerde arterial ve venöz doppler, karotis vertebral doppler, renal arter doppleri, gebelik doppleri de dahil olmak üzere tüm doppler uygulamaları,
KISA BİLGİLER
RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ
http://www.goruntulememerkezi.com/
Vücuttaki damarlar içerisinde akan kanı görüntüler. Ağrısız bir tanı yöntemidir. Prob adı verilen bir alet incelenecek damarın üzerindeki ciltte gezdirilir. Prob ses dalgalarını vücuda gönderir ve yansıyan ekoları tekrar alır. Bilgisayar aracılığı ile organlardan yansıyan ses dalgaları görüntü haline dönüştürülür. Damarlar içerisinde akan kan hücrelerinden yansıyanlar 'Doppler etkisi' oluşturur. Bu olay sabit duran bir kişiye yaklaşan ve yanından geçerek ondan uzaklaşan ambulansın sireninin kulağımızda bıraktığı etkiye benzer. Aynı şekilde proba yaklaşan ve uzaklaşan kan hücrelerinden yansıyan ses dalgaları damarların farklı renklere boyanmasına neden olur. Böylece vücutta normalde ters yönde akım içeren atar ve toplar damarlar birbirinden ayırtedilebilir.
Ne İşe Yarar?
Renkli Doppler ultrasonografi ile vücudumuzun hemen her bölgesinde arter ve venlerdeki hastalıklar tanınabilirler.
Ultrason Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Kan damarlarınızın incelenmesi için renkli Doppler ultrasonografi tetkiki yaptıracaksanız ultrason ile ilgili bilginiz olmasına veya geçmişte bu tetkiki yaptırmış olmanıza rağmen hala sorularınız olabilir. Bu sorular Amerikan Ultrasonografi Enstitüsü (AIUM) nün yayımlanmış verileri göz önüne alınarak cevaplandırılmaya çalışılmıştır.
Ultrason Nedir?
Ultrason insan kulağının duyamayacağı yükseklikte frekansa sahip ses dalgasıdır. Cildin üzerinde gezdirilen bir prob yardımıyla vücuda gönderilen ses iç organlardan geri yansır. Yansıyan dalgalar (ekolar) prob tarafından tekrar alınır ve elektronik bir cihaz yardımıyla iç organların ekranda izlenebilen görüntüleri haline dönüştürülür. Bu tip ultrason 2D veya iki-boyutlu ultrason olarak adlandırılır. Devamlı olarak değişen bu görüntüler videokasete veya film kağıdına kaydedilebilir.
Renkli Doppler Ultrason Nedir?
Kan akımını değerlendirmek için kullanılan özel bir ultrason tipidir.
Geri dönen ekoların oluşturduğu görüntüler küçük monitörden izlenir. Ayrıca hareket eden kanın yansıttığı, geri dönen ses dalgaları cihazdaki hoparlörlerden duyulabilir. Bu sesler ağaçlara çarpan rüzgarın sesine benzer. Doktorun ekranda görüntüleri daha rahat görebilmesi için incelemenin yapıldığı oda işlem sırasında karanlıktır.
Klinikte kullanılan birkaç çeşit Doppler ultrason tipi vardır:
1. Devamlı Dalga renkli Doppler Ultrason: Kan damarlarındaki akım hakkında bilgi sağlamak için ses dalgalarının amplitüdündeki değişiklikleri kullanır. Tetkiki yapan hekim daralmış bir bölgeden geçen kan akımını değerlendirmek için probun oluşturduğu sesleri dinler. Ses farklılıklarına gore tanıyı koyar.
2. Dupleks Doppler Ultrason: Dupleks Doppler ultrason kan damarlarının ve damarları çevreleyen organların görüntüsünü almak için standart ultrason yöntemlerini kullanır. Ayrıca bir bilgisayar Doppler seslerini, incelenen damardaki kan akımının hızı ve yönü hakkında bilgi veren grafiklere çevirir. Bu tip Doppler ultrasonla vücut içindeki yapıları görmek ve bu yapıların içindeki kan akımını değerlendirmek aynı anda mümkün olur. Bunu gerçekleştirmek için ultrason makinası aynı anda iki ultrason yöntemini birlikte kullanır. Sadece damardaki kan akımının değerlendirilmesi isteniyorsa dupleks Doppler ultrason kullanılır.
3. Renkli Doppler Ultrason: Kan damarlarının içerisinde akan kanı temsilen bir bilgisayar Doppler seslerini kan damarlarının görüntüleri üzerine düşürür. Damardaki kan akımının hız ve yönünü temsil eden renkler biçimine çevirir.
4. Power Doppler Ultrason: Power Doppler ultrason akan kana renkli Doppler ultrasondan 5 kat daha duyarlı olan tekniktir. Power Doppler ultrason standart renkli Doppler ultrason yöntemiyle çok zor veya imkansız olan görüntüleri elde edebilir. Ayrıca, power Doppler ultrason karaciğer, böbrekler, testisler gibi parankimatöz organlarda kan damarlarındaki akımı değerlendirmek için kullanılır.
Doppler Ultrasonografi Neden Yapılır?
Doppler ultrason incelemesi kan damarları ve kanın damarlardan geçişi hakkında çok önemli bilgiler verir. Özellikle atar damar ve toplar damarlardaki problemleri değerlendirmek için çok uygun bir yöntemdir. Vücudumuzun her yerinde kan damarları olduğundan Doppler ultrason vücudumuzun hemen hemen her yerinde kullanılabilir. En sık kullanılan bölgeler boyun, kalp, karın ve bacaklardır.
Boyunda, renkli doppler ultrason en sık şah damarlarını ve vertebral arterleri (karotis vertebral ) incelemek için kullanılır. Bu damarlar beyine kan taşırlar ve tıkanabilirler. Tıkanma ''inme''ye neden olabilir. Doppler ultrason ile kan akımı ve yönünün doğru olup olmadığı hakkında bilgi edinilir.
Karın bölgesinde, Doppler ultrason başlıca tansiyon yüksekliğini araştırmak amacıyla böbreklerin, siroz gibi hastalıkları değerlendirmek için karaciğerin, dalak karın ağrısı nedenini araştırmak için barsaklara kan taşıyan damarların, tümör içi ya da komşuluğundaki damarların değerlendirilmesinde kullanılır.
PORTAL HİPERTANSİYON
İki anatomik ağ arasında kalan dolaşım bölümüne portal sistem denilmektedir. Hipofizin portal sistemi, karaciğerin portal sistemi gibi. Karaciğerin portal sistemi, sindirim sistemi ve dalağın venöz kapiller ağı ile başlar. Splenik ve mezenterik venlerin birleşerek oluşturduğu vena porta ile devam eder. Sinüsoid adı verilen karaciğer içi kapiller sistemde sonlanır. Portal kan sinüsoidlerde karaciğer hücreleri ile temastadır. V. Porta yoluyla gelen kan sinüsoidlerde kısmen arter kanı ile karışır sonra sentral venlere oradan da v. Hepatikalar yoluyla v. Cava inferiora gider. İstirahatte dakikada 800 ml olan portal kan akımı sindirim esnasında 1600 ml'ye çıkar. Bu esnada kollebe sinüsoidler açılır. Portal akımın önündeki direnç azaltılır. Basıncın artışı engellenir. Normal koşullarda portal basıncı ayarlayabilen sinüsoidler kendilerine ait bazı patalojik durumlarda bu özelliklerini kaybederler. Siroz bunun en sık karşılaşılan örneğidir. Sinüzoidler normal olmalarına karşın portal kanın buraya kadar erişemediği durumlarda (presinüsoidal nedenler) basınç düzenlenmesinde etkili olmazlar. Her iki durumdada portal basınç yükselir. Basınç artışı sinüsoidal direnç azaltılmasıyla kontrol edilemediğinden sistem içinde direnci azaltabilecek ikinci mekanizma devreye girmeye başlar. Portosistemik şantlar açılır.
Primer karaciğer hastalığı veya ekstrahepatik vasküler sistem anatomisindeki bozukluk sebebiyle portal basınç yükselebilir. Portal sistemdeki basınç yükselmesine paralel olarak osefagoastrik varisler oluşur, asit, hipersplenizim ve ensefalopati gelişir. Protal ven sisteminde diğer periferik santral venlerde görülen valv mekanizması olmadığından portasistemik şantlar kolaylıkla oluşur.
Bacaklardaki kan akımının değerlendirilmesinde, atar damarlardaki tıkanıklıkların, toplar damarlardaki pıhtıların yada bacak şişmesinin nedeninin gösterilmesinde temel yöntemdir.
Tetkik Öncesi Hazırlık Gerekir mi? Tetkik Sırasında Ağrı Olur mu?
Çoğu Doppler ultrason incelemesi için hazırlık gerekmez. Karın bölgesini içeren incelemeler için tetkik öncesi 6 saat açlık istenir. İnceleme sırasında kullanılan ve cilde sürülen jel kolayca silinebilmesine rağmen kolay yıkanabilen bir giysi giyilmesi önerilir. İnceleme ağrılı değildir.
Doppler ultrason incelemesi ortalama 15 – 60 dakika sürer. İşlemin süresi incelenecek vücut bölgesine ve anatomisinin zorluğuna göre değişir. Arteriyoskleroz (damar sertleşmesi) hastalığında damarları değerlendirmek güç olabilir ve tetkik daha fazla zaman alabilir.
Doppler ultrason konusunda uzmanlaşmış hekimler tarafından yapılır ve değerlendirilir.
Kontrol tetkikleri hastalığın tedaviye cevap verdiğini veya ilerlediğini değerlendirmek için gerekli olabilir.
Bilinen zararlı bir etkisi yoktur. Yıllardır yaygın olarak kullanılan tanısal ultrasona ait bildirilmiş yan etki bulunmamaktadır. Gelecekte ultrasonun olası biyolojik etkilerinin tanımlanması ihtimalinin olmasına rağmen, bugünkü bilgilerimiz ultrasonun hastalara faydalarının, eğer varsa bile, risklerinden daha ağır bastığı yönündedir.
VARİS NEDİR?
Derimizin altındaki yüzeyel toplardamarların yetmezliğidir. Bir başka deyişle, bacaktaki yüzeyel toplardamarların genişleyerek kıvrıntılı büküntülü bir görünüm alması ve derinin altında görünür olmasıdır. Bunun temel nedeni
de toplardamarların içinde bulunan
kapakçıkların bozulmasıdır. Varisler deriden gözüken kırmızı, mavi - mor ince ya da parmak kalınlığına varabilen damar genişlemeleri şeklinde görülebilir. Genetik yatkınlığı olanlarda, kadınlarda, ayakta uzun süreli kalmayı gerektiren meslek gruplarında (hekimler, öğretmenler vs) daha sık görülmektedır. Varisi olan kadınların hamilelik dönemlerinde varis şiddeti artabilmektedir.
Günümüzde kapakçıkların bozuk olup olmadığı renkli Doppler ultrasonografi ile kolaylıkla tanınabilmektedir.
- PENİL RENKLİ DOPPLER
Sertleşme problemi (ereksiyon kusuru-impotans) varlığında penisin kan akımının bozuk olup olmadığına bakılır.
Ereksiyon Kusuru (İmpotans) Nedir?
Erkek cinsel organı penis, normal koşullarda yumuşak bir dokudur. Cinsel uyarı karşısında bu bölgeye kan getiren atar damarlarda akım artar. Kanın geriye dönüşünü sağlayacak toplar damarlarda ise kasılma olur. Peniste süngersi cisimler içerisinde hızla biriken kan geri çıkamaz. Bu birikme, penisin şişmesine ve sertleşmesine neden olmaktadır. Erkek cinsel organının cinsel birleşme için gereken sertliğe ulaşamaması impotans, iktidarsızlık olarak isimlendirilir.
Başlıca Nedenleri Nelerdir?
İmpotans bir hastalık değildir.
Bir takım sorunların kendisini ikincil olarak gösterme şeklidir. Günümüzde bu sorun üzerinde ciddi çalışmalar yapılmış ve nedenleri 4 ana grupta belirlenmiştir:1.Psikolojik nedenler
2. Fiziksel nedenler
3. Hem ruhsal hem fiziksel nedenler
4. Nedeni bilinmeyenlerYaklaşık %85 olguda neden fiziksel (organik) dir. Olguların %10' dan biraz daha fazlası ise psikolojik nedenlidir. Yani bütün sorun kişinin düşüncelerinde saklıdır. %5 kadar olguda neden bilinememektedir. Bir erkekte bir kez impotans görüldüğünde, bunu hep yaşamak korkusu psikolojik nedenli impotansa dönüştürebilir. Eğer bir fiziksel neden bulunamıyorsa psikolojik impotans olduğu düşünülür. Kötü evlilikler, düşük cinsel performans, iş stresi, depresyon impotans nedeni olabilir.
Her erkek hayatında bir ya da birkaç geçici impotans dönemi yaşar.
Fiziksel impotans nedenleri arasında Diabetes Mellitus (şeker hastalığı), damar hastalıkları, pelvis bölgesinin ciddi operasyonları, bel kemiği travmaları gelir. Ayrıca;
Endokrin (hormonal) Nedenler: Ereksiyon için, başta testesteronun etkisine ihtiyaç vardır. Eksikliğinde mutlaka impotans görülmez. Tiroid hormonlarının eksikliği de tam olmayan ereksiyona neden olabilir. Prolaktin hormonunun fazlalığı testesteron yapımını azaltacağından ciddi impotansa neden olabilir.
Bazı ilaçlar: Östrojenler, anti-androjenler, LHRH analogları, beta blokerler, kalsiyum antagonistleri, MAO inhibitorleri, trisiklik anti-depresanlar da impotans nedeni olabilmektedir.
Madde Bağımlılığı İmpotans Yapar mı?
Alkol, sigara gibi madde bağımlılıkları da impotans konusunda ciddi sorunlar yaratmaktadır.
İmpotansta Renkli Doppler İnceleme Nasıl Yapılır?
http://radistanbul.blogspot.com
Renkli Doppler ultrasonografi ile penise arterler ile yeterli kan gelip gelmediği, yeterli kan geliyorsa, gelen kanın penis içerisinde yeterince kalıp kalmadığı (toplar damar kapaklarının sağlam olup olmadığı) tespit edilir.
Penis içi kapiller damarların genişlemesini sağlamak amacıyla inceleme sırasında penis içerisine damar genişletici bir ilaç -hasta yaşı göz önüne alınarak- belirli dozda verilir.
Penis cildi üzerine jel sürülerek ultrasonografi probu ile penis içi damarlar değerlendirilir.
İnceleme ağrılı değildir. Bazen penis içerisine verilen ilaç hafif yanma hissi verebilir.
İlk defa 1980' li yıllarda kullanılan renkli Doppler ultrasonografi, ereksiyon kusurunda patolojinin damar kaynaklı olup olmadığını belirler. Tetkikin yapıldığı odanın sessiz ve loş olması gerekir. Hastanın da gergin olmaması tetkikin doğruluk oranını artırır.
Peniste oluşan sertleşmenin kaybolma süresi bazen (özellikle psikolojik impotansta) uzayabilir. Bu nedenle test sonrası cinsel uyarı, mastürbasyon ve cinsel ilişkiden kaçınmalıdır.
Tetkikin Zararlı Etkisi Olur mu?
Renkli Doppler ultrasonografi ne inceleme sırasında ne de inceleme sonrasında hiç bir zarar vermez. Cinsel hayatı olumsuz yönde etkilemez.
- Ağız ve diş sağlığında en ileri görüntüleme teknikleri kullanılarak dijital panoramik diş röntgeni, temporomandibular ve sinüs grafileri ve sefalometrik röntgen çekimleri,
Mammografi çekimleri,
TİROİD ULTRASONOGRAFİSİ
Tiroid bezi boyunda yer alan ve metabolizmayı düzenleyen bir organdır. Diğer yüzeyel vücut organları gibi ultrasonografi ile kolaylıkla değerlendirilebilir. Tetkik ağrısızdır ve hazırlık gerektirmez. Tiroid ultrasonu guatr (tiroidin büyümesi), nodül (kistik, tümöral olabilir) araştırılması için kullanılabilir.
Jel sürülerek ses dalgası gönderen prob boyun üzerinde gezdirilir ve tiroid bezinden yansıyan ses dalgaları bilgisayar yardımıyla monitörde görüntü oluşturur. İncelemenin radyasyon riski yoktur. Tümör şüphesi varsa ultrason rehberliğinde ince iğne ile hücre örnekleri alınıp sitolojik inceleme yapılabilir.
KALÇA USG
KALÇA ULTRASONU
Yenidoğan ve süt çocukluğu döneminde kalça ekleminin değerlendirilmesinde kullanılan basit ve ağrısız bir yöntemdir.
Ne Zaman Yapılması Uygun Olur?
Doğumdan sonraki ilk günlerde yapılabilir. Anglo-Amerikan literatüründe işlem için en uygun zaman doğum sonrası 3. hafta ile 6. hafta arasıdır. Ancak 5-6 aya kadar (bebek kilolu değilse 10-12 aya kadar) yapılabilmesi mümkündür.
Nasıl Yapılır?
Bebek, bezi açık şekilde muayene masasına yan yatırılır. Ilık jel sürülmüş prob yardımıyla kalça eklemleri bacaklar düz ve kıvrılmış pozisyonda iken incelenir. Bebeğin ağlaması ve hareketleri işlemi güçleştireceğinden, sakin olması için inceleme öncesi doyurulması tavsiye edilir.Ne Kadar Sürer?
Genellikle 5-15 dakika içerisinde biter.
Kalça ekleminin anormal gelişiminin ya da yerleşiminin gösterilmesinde son derece duyarlıdır. İncelemenin sonucu çıkık saptanırsa tedaviye erken başlanmış olacağından ameliyata gerek kalmaz. Bacağı kurbağa pozisyonunda tutan bandajların birkaç ay kullanılması ile kalça tamamen normale döner. Tedavinin etkinliği de ultrasonografi ile takip edilir.
Erken çocukluk döneminde açıklanamayan topallama olduğunda, kalça ekleminin geçici sinoviti denen, eklem hareketlerini sınırlayabilen iltihabi durum ultrasonografi ile görülebilir.
PEDİATRİK USG
MAMOGRAFİ
Memelerin düşük dozlu X ışını (Röntgen ışını) yardımı ile detaylı görüntüsünün çıkarılmasıdır.Meme muayenesi esnasında bulunan şüpheli bir kitlenin yerinin ve özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yaygın ve etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Elli yaşın üzerindeki kadınlarda bulunan kitlelerin %85 ile %90' ının hissedilebilir büyüklüğe ulaşmasından 2 yıl kadar önce mamografi ile belirlenebileceği tahmin edilmektedir. Meme kanseri açısından hiçbir risk faktörü bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan ve yıllık meme muayeneleri normal olan kadınlarda da belli aralıklarla meme kanseri tarama testi olarak rutin mamografi önerilmektedir.
Mamografi Ne Zaman Yaptırılmalıdır?
Mamografi incelemesine başlamadan önce mutlaka dikkatli bir meme muayenesi de yapılırsa tanı olasılığı artacaktır. Meme kanseri kadınlarda nispeten sık görülen bir kanserdir; kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı almaktadır. Her 12 kadından biri hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanmakta ve her 25 kadından biri meme kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Tarama testlerinin amacı bir hastalığın ortaya çıkacağını önceden anlamaya çalışmak veya hastalığı erken evrede yakalamaktır. Mamografinin kadınlara belli aralıklarla yapılmasının doktorlar tarafından şiddetle önerilmesinin nedeni, bu tarama testi sayesinde meme kanserinin erken tanınabilmesiyle hastalığa bağlı ölüm riskinin %25-80 oranında azaltılabilmesidir. Tarama amaçlı mamografiye meme kanseri açısından risk faktörleri bulunmayan kadınlarda 40 yaşında başlanmalı, 50 yaşına kadar 2 yılda bir, daha sonra yılda bir rutin olarak uygulanmalıdır. Yapılan meme muayenesinde bir sorun saptanması durumunda veya kadının her ay kendi yaptığı meme muayenesi esnasında bir kitle saptaması ve bunun doktor muayenesiyle doğrulanması durumunda mamografi yenilenir. Otuz yaşın altındaki kadınlarda meme dokusunun yoğun olması nedeniyle görüntülemenin zor olması, meme kanseri görülme olasılığının oldukça düşük olması nedeniyle rutin mamografi önerilmez. Bu yaş grubunda genellikle meme ultrasonografisi yapılır. Ailede (anne, kardeş) meme kanseri varsa veya meme kanseri risk faktörleri olan kadınlarda mamografi aralıkları hekim tarafından düzenlenir.
Tarama mamografi meme dokusunun adet döngüsünün içinde en iyi görüntülenebildiği dönemde yapılmalıdır. Bu dönem adet kanamasının başladığı ilk hafta içerisinde hormon seviyelerinin nispeten düşük olduğu günlerdir.
Mamografi Diğer Tetkiklerden Farklı mıdır?
Mamografi, özel bir röntgen cihazı yardımıyla her iki memenin sıkıştırılarak çeşitli pozisyonlarda filmlerinin alınmasıdır. Mamografi çekimi esnasında meme dokusunun iyice sıkıştırılmasının amacı daha küçük lezyonları görebilmek ve radyasyon dozunu en düşük seviyeye indirmektir.
Önceden Yaptırılmış Meme Tetkikleri Önemli midir?
Mamogramlar yorumlanırken genellikle önceki yıllardaki görüntüler de dikkate alınır. Bu nedenle mamografi filmlerinin ve raporlarının muhafaza edilmesi ve düzenli olarak radyoloji uzmanına sunulması son derece önemlidir.
Elde edilen görüntüler incelenirken meme dokusunda kitle, mikrokalsifikasyon (kireçlenme) aranır, süt bezlerinin meme dokusu içindeki yapısı ve dağılımına bakılır, meme cildinin kalınlığı, koltuk altı lenf bezlerinin durumu değerlendirlir.Mamogramlarda saptanan kitlenin solid mi (tümöral) yoksa kistik mi (sıvı içerikli) olduğunu anlamak için doktor tarafından istenmemişse bile "ücret talep edilmeden" ultrasonografik ek inceleme (kontrol) yapılır. Kanser düşündüren bir görüntü varsa biyopsi önerilir.
Mamografi memedeki değişiklikleri hastanın kendisi ya da doktoru tarafından hissedilemeyecek kadar küçük iken görüntüleyebilir. Ele gelen kitle varsa, bunun kanser olup olmadığının belirlenmesinde kullanılır.
Biyopsi lokal anestezi sonrası kuşkulu dokudan iğne ile hücre örneği alınarak patoloji laboratuvarında kanser olup olmadığının belirlenmesi işlemidir. Ultrasonografi rehberliğinde yapılabilir.MEME ULTRASONOGRAFİSİ
Bu yöntemde prob tarafından memeye gönderilen yüksek frekanslı ses dalgaları değişik dokulardan yansıyarak yine prob tarafından toplanır ve bilgisayarlar aracılığı ile monitörde görüntülenir, radyasyon içermez.
Muayenede ele gelen kitle veya mamografide anormal olduğu düşünülen bir alan ultrasonografi ile değerlendirilir. Ultrason özellikle tümör ile kisti (sıvı içeriklidir) ayırt etmekte faydalıdır
Otuzbeş yaşın altındaki kadınlarda ilk kullanılacak tanı yöntemidir. Radyasyon içermediği için hamile kadınlarda meme incelemesinde ideal yöntemdir.Başka bir kullanım alanı da silikonlu memelerde sızıntı (kaçak) veya yırtık (rüptür) değerlendirmesidir.
Ayrıca meme enfeksiyonlarının tanısında da güvenle kullanılır.Meme ultrasonu eşliğinde kist aspirasyonu ve biyopsi gibi girişimsel işlemler yapılabilir.
Sırtüstü yatar durumdaki hastanın memesine ses dalgalarının geçirgenliğini artıran jel sürülür. Prob meme cildinde yavaşça gezdirilir. Görüntüler ekranda izlenir.
Karşılaştırma gerekliliği nedeni ile iki meme de incelenmelidir. İşlem yaklaşık 20-45 dakika sürer.
MAMOGRAFİ
Memelerin düşük dozlu X ışını (Röntgen ışını) yardımı ile detaylı görüntüsünün çıkarılmasıdır.
Meme muayenesi esnasında bulunan şüpheli bir kitlenin yerinin ve özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yaygın ve etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Elli yaşın üzerindeki kadınlarda bulunan kitlelerin %85 ile %90' ının hissedilebilir büyüklüğe ulaşmasından 2 yıl kadar önce mamografi ile belirlenebileceği tahmin edilmektedir. Meme kanseri açısından hiçbir risk faktörü bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan ve yıllık meme muayeneleri normal olan kadınlarda da belli aralıklarla meme kanseri tarama testi olarak rutin mamografi önerilmektedir.
Mamografi Ne Zaman Yaptırılmalıdır?
http://www.goruntulememerkezi.com/
Mamografi incelemesine başlamadan önce mutlaka dikkatli bir meme muayenesi de yapılırsa tanı olasılığı artacaktır. Meme kanseri kadınlarda nispeten sık görülen bir kanserdir; kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı almaktadır. Her 12 kadından biri hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanmakta ve her 25 kadından biri meme kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Tarama testlerinin amacı bir hastalığın ortaya çıkacağını önceden anlamaya çalışmak veya hastalığı erken evrede yakalamaktır. Mamografinin kadınlara belli aralıklarla yapılmasının doktorlar tarafından şiddetle önerilmesinin nedeni, bu tarama testi sayesinde meme kanserinin erken tanınabilmesiyle hastalığa bağlı ölüm riskinin %25-80 oranında azaltılabilmesidir. Tarama amaçlı mamografiye meme kanseri açısından risk faktörleri bulunmayan kadınlarda 40 yaşında başlanmalı, 50 yaşına kadar 2 yılda bir, daha sonra yılda bir rutin olarak uygulanmalıdır.
Yapılan meme muayenesinde bir sorun saptanması durumunda veya kadının her ay kendi yaptığı meme muayenesi esnasında bir kitle saptaması ve bunun doktor muayenesiyle doğrulanması durumunda mamografi yenilenir. Otuz yaşın altındaki kadınlarda meme dokusunun yoğun olması nedeniyle görüntülemenin zor olması, meme kanseri görülme olasılığının oldukça düşük olması nedeniyle rutin mamografi önerilmez. Bu yaş grubunda genellikle meme ultrasonografisi yapılır. Ailede (anne, kardeş) meme kanseri varsa veya meme kanseri risk faktörleri olan kadınlarda mamografi aralıkları hekim tarafından düzenlenir.Tarama mamografi meme dokusunun adet döngüsünün içinde en iyi görüntülenebildiği dönemde yapılmalıdır. Bu dönem adet kanamasının başladığı ilk hafta içerisinde hormon seviyelerinin nispeten düşük olduğu günlerdir.
Mamografi Diğer Tetkiklerden Farklı mıdır?
Mamografi, özel bir röntgen cihazı yardımıyla her iki memenin sıkıştırılarak çeşitli pozisyonlarda filmlerinin alınmasıdır. Mamografi çekimi esnasında meme dokusunun iyice sıkıştırılmasının amacı daha küçük lezyonları görebilmek ve radyasyon dozunu en düşük seviyeye indirmektir.
Önceden Yaptırılmış Meme Tetkikleri Önemli midir?
Mamogramlar yorumlanırken genellikle önceki yıllardaki görüntüler de dikkate alınır. Bu nedenle mamografi filmlerinin ve raporlarının muhafaza edilmesi ve düzenli olarak radyoloji uzmanına sunulması son derece önemlidir.Mamografi Filmi Okunurken Nelere Dikkat Edilir?
Elde edilen görüntüler incelenirken meme dokusunda kitle, mikrokalsifikasyon (kireçlenme) aranır, süt bezlerinin meme dokusu içindeki yapısı ve dağılımına bakılır, meme cildinin kalınlığı, koltuk altı lenf bezlerinin durumu değerlendirlir.Mamogramlarda saptanan kitlenin solid mi (tümöral) yoksa kistik mi (sıvı içerikli) olduğunu anlamak için doktor tarafından istenmemişse bile "ücret talep edilmeden" ultrasonografik ek inceleme (kontrol) yapılır. Kanser düşündüren bir görüntü varsa biyopsi önerilir.
Çok Küçük Tümörler Mamografide Görülür mü?
Mamografi memedeki değişiklikleri hastanın kendisi ya da doktoru tarafından hissedilemeyecek kadar küçük iken görüntüleyebilir. Ele gelen kitle varsa, bunun kanser olup olmadığının belirlenmesinde kullanılır.Meme Biyopsisi Nedir? Ne Zaman Yapılır?
Biyopsi lokal anestezi sonrası kuşkulu dokudan iğne ile hücre örneği alınarak patoloji laboratuvarında kanser olup olmadığının belirlenmesi işlemidir. Ultrasonografi rehberliğinde yapılabilir.MEME ULTRASONOGRAFİSİ
Bu yöntemde prob tarafından memeye gönderilen yüksek frekanslı ses dalgaları değişik dokulardan yansıyarak yine prob tarafından toplanır ve bilgisayarlar aracılığı ile monitörde görüntülenir, radyasyon içermez.Hangi Amaçlarla Ultrasonografi Yapılır?
Muayenede ele gelen kitle veya mamografide anormal olduğu düşünülen bir alan ultrasonografi ile değerlendirilir. Ultrason özellikle tümör ile kisti (sıvı içeriklidir) ayırt etmekte faydalıdırUltrasonografinin Mamografiye Tercih Edildiği Durumlar Var mıdır?
Otuzbeş yaşın altındaki kadınlarda ilk kullanılacak tanı yöntemidir. Radyasyon içermediği için hamile kadınlarda meme incelemesinde ideal yöntemdir.Başka bir kullanım alanı da silikonlu memelerde sızıntı (kaçak) veya yırtık (rüptür) değerlendirmesidir.
Ayrıca meme enfeksiyonlarının tanısında da güvenle kullanılır.Meme ultrasonu eşliğinde kist aspirasyonu ve biyopsi gibi girişimsel işlemler yapılabilir.
Nasıl Yapılır?
Sırtüstü yatar durumdaki hastanın memesine ses dalgalarının geçirgenliğini artıran jel sürülür. Prob meme cildinde yavaşça gezdirilir. Görüntüler ekranda izlenir.Ne Kadar Sürer?
Karşılaştırma gerekliliği nedeni ile iki meme de incelenmelidir. İşlem yaklaşık 20-45 dakika sürer.
- Kemik kütlesinde genel bir azalma olarak tanımlanan osteoporoz, kadınlarda, yaşlılarda, beslenme bozukluğu olanlarda, sigara tiryakilerinde, aşırı kahve ve alkol alanlarda sık görülür. Kemik kütlesindeki azalma % 20 - 40 oranına ulaştığında, röntgen filmlerinde de görülebilir. Kemik kütlesindeki kayıp bu kadar büyük boyutlara ulaşmadan, daha erken osteoporoz tanısı için DEXA yöntemi geliştirilmiştir. Bu yöntemde çok düşük dozda röntgen ışınları kullanılarak, osteoporozun ilk ortaya çıktığı bel omurları ( L1 - L4 ) ve Femur (Uyluk) kemiğinin kalçaya yakın kesimleri taranır. Bu yöntem ile sadece kemik kütlesinin ölçümü yapılmaz, aynı zamanda gençlere ve karşılaştırmalı gruplara oranla kırılma riskini de hesaplar.
- Hizmet verilen ilçeler, İSTANBUL ANADOLU YAKASI tüm ilçe ve semtleri başta tüm İSTANBUL
- ÜMRANİYE, ÜSKÜDAR, BEYKOZ, AĞVA, ŞİLE, ÇEKMEKÖY, ALEMDAĞ, REŞADİYE, TAŞDELEN, SULTANBEYLİ, PENDİK, KARTAL, MALTEPE, TUZLA, GEBZE
- UYGUN TETKİK VE GÖRÜNTÜLEME FİYATLARI İLE İSTANBULDA BULUNAN TÜM KAMU VE ÖZEL HASTANE HASTALARINA HİZMET VERİLMEKTEDİR.
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ BİLGİLER
Son dört yıldır ÜMRANİYE SONDURAKTA hizmet vermekteyiz.
Amacımız güncel teknolojiyi deneyimli bir ekip ve uygun fiyatlarla hastalarımıza ulaştırmaktır.
Vizyonumuz gelecekte bir MARKA olmak, teknolojiyi yakın takip etmek, kendimizi sürekli geliştirmektir.
Hizmet verdiğimiz modaliteler hakkında bilgiler:
KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ
Kemik erimesi, mevcut kemik kütlesinin, mineral içeriğinin azalması ve zayıflaması sonucu süngerimsi hal alması ve kolayca kırılabilir bir duruma gelmesidir. Sonucunda da başta sırt bölgesi olmak üzere vücutta dinmeyen ağrılar, boy kısalığı ve kırıkların oluşumlarını görmekteyiz.
KEMİK DANSİTOMETRE
Kemiklerin yapısında yer alan maddelerin yoğunluğunu ölçen bir yöntemdir. Bu yöntemle kemik madde kaybı (osteoporoz) saptanır.
Osteoporoz Nedenleri Nelerdir?
1. Primer (yaş, cinsiyet, sigara, aşırı alkol tüketimi gibi yaşam tarzına bağlı nedenler)
2. Sekonder (hastalıklar ve ilaçlar) sonucu oluşan madde kaybıGüvenli midir?
Günlük hayatta bilgisayar kullanırken alınan radyasyon kadar X ışını kullanılır. Hiçbir yan etkisi yoktur.
İnceleme Nasıl Yapılır?
Yaklaşık 15 dakika civarında yatarak yapılan bir işlemdir. Ağrı ve acı kesinlikle yoktur. Sadece kımıldamadan yatmak gerekmektedir.
Kimlere Yapılır?
Kemik kaybı riskinin yüksek olduğu, menopoz sonrası kadınlar için ilk çekim normal ise 3 yılda bir kontrol amaçlı çekimler önerilmektedir. Kemik kaybı söz konusu ise kontrol periyodunu tedaviyi yapan hekim belirleyecektir.
Hazırlık Gerekir mi?
Hiçbir ön hazırlık gerekmemektedir, günün her saatinde çekilebilir.
Kemik mineral dansitometrisi kemik yoğunluğunun ölçülmesidir. Yani kemiğin kırılganlık riskini belirleyen bir ölçüm yöntemidir.40 yaş ve üzeri kadınlar mutlaka kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalıdırlar. Çünkü günümüzde kadınlar doğum sayısı, sigara kullanımı, yanlış beslenme alışkanlıkları, yeterli egzersiz yapamama gibi nedenler ile yüksek risk altındadırlar.Kemik erimesi kadınlara özgü bir hastalık değildir, erkeklerde de görülmektedir. Özellikle bazı metabolik hastalıklar,kortizon gibi ilaçların kullanımı kemik erimesine neden olurlar.
ULTRASON US USG ULTRASONOGRAFİ
Yüksek frekanslı ses ( ultrasound ) dalgalarının farklı yoğunluktaki doku yüzeylerinden yansıması ile iç organların görüntülenmesidir.
Yumuşak doku patolojilerinin incelenmesinde ve organların sınırlarının belirlenmesinde kullanılan bir yöntemdir. Sıvılarda yansıma olmadığından kistik yapılar solid yapılardan kolayca ayrılabilirler.
İç organ patolojilerinin tespitinde hastayı rahatsız etmeden kolay uygulanabilen noninvaziv bir yöntem olması nedeniyle tercih edilmektedir.
Ultrason öncesinde ön hazırlık gerebilir. Bu nedenle randevu alınması ve randevu sırasında verilecek bilgilere dikkat edilmesi önemlidir.
GEBELİKTE ULTRASON
Bebeğin sayısı, geliş şekli, duruş şekli, anatomik yapısı, plasenta yerleşimi, amnion sıvı miktarı, gebelik yaşı, annedeki pelvik kitlelerin değerlendirilmesi için kullanılan en iyi yöntemdir. Ultrasonografinin bebek üzerinde şimdiye kadar kanıtlanmış bir yan etkisi bildirilmemiştir. Bilakis günümüzde gebelik takibinde güvenilir yöntemlerden biridir.
- Erken gebelikte gebeliğin normal olup olmadığını ( dış gebelik, çoğul gebelik, mol, bozulmuş gebelik,...), gebelik yaşını saptamak için,
- 11-14. haftalar arasında ense pilisi kalınlığı –nuchal translucency- ölçümü için,
- 19-23. haftalar arasında ( ayrıntılı ultrason detaylı fetal analiz ) anomali taraması için,
- 32. haftadan sonra bebek gelişiminin değerlendirilmesi için ultrason yapılmaktadır.
MEME ULTRASONOGRAFİSİ
Tanı ve tarama metodu olarak kullanılan meme ultrasonografisinde iyonize ışınlar kullanılmadığı ve insan sağlığına zararı tesbit edilmediği için günümüzde noninvaziv, ekonomik bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Adölesan dönemde, genç kadınlarda ve hamilelik döneminde primer görüntüleme yöntemidir. Bir çok meme kanserleri ultrasonografi ile tanınabilmektedir. Ancak ele gelmeyen kitlelerde yetersiz kaldığı için meme ultrasonografisi tek başına değil, mammografi ile beraber yapılmalıdır. Mammografiyi tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılmalıdır.
PROSTAT ULTRASONOGRAFİSİ
Ultrasonografinin prostat kontrolünde avantajları hastaya zarar vermemesi, kolay uygulanması, maliyetinin düşük olması ve iyonize radyasyon içermemesidir. Transabdominal ultrason işleminde prostatın boyutu, ağırlığı ve anatomik şekli belirlenir. Transrektal ultrason işleminde bunların yanı sıra prostatın doku detayları da değerlendirilmektedir. Bu işlem esnasında Renkli Doppler ve Power Doppler metodları ile kanserden şüphelenilen alanların kanlanması değerlendirilebilmektedir.
4 BOYUTLU ULTRASON
4 boyutlu ultrasonografi klasik 2 boyutlu ultrasonografi kullanımını gereksiz kılacak ölçüde bir yöntem değildir. Her ikisinin de avantajlı olduğu üstünlükleri vardır. Örneğin, yarık damak ve dudak anomalilerinin saptanmasında, kol ve bacaklardaki bazı detay anomalilerin görülmesinde, nöral tüp defektlerinde 4 boyutlu ultrasonografi daha detaylı bilgi verebilmektedir. Buna karşın 2 boyutlu ultrasonografi bebeğin iç organlarını değerlendirmede hala 4 boyutlu ultrasonografiden üstündür.
4 boyutlu ultrasonografi ile anne ve baba adayları doğmamış bebeklerinin gerçek görünümü ile normalde doğumdan sonra kurulması beklenen duygusal bağlarını daha önceden oluşturmaktadırlar.
Görüntüler video formatında CD'ye kaydedip korunabilmektedir.
JİNEKOLOJİK ULTRASONOGRAFİ
Ultrason, insanların duyabileceğinden daha yüksek frekansa sahip bir sestir. Cildin üzerine veya vajina gibi bir vücut boşluğuna yerleştirilen prob adlı bir cihazla vücuda gönderilen ses dalgaları iç organlar tarafından geri yansıtılır. Dönen sesler (ekolar) aynı prob tarafından alınarak bir bilgisayar vasıtasıyla monitörde resme dönüştürülür. Ultrason görüntüleri videoteyp, film veya kağıda kayıt edilebilir. Tanısal ultrason tetkiki genellikle sonografi veya ultrasonografi olarak adlandırılır.
Ultrason Güvenli midir?
Ultrasonun tıbbi amaçlı kullanımına bağlı bilinen zararlı bir etkisi yoktur. Tanısal ultrasonun uzun yıllardır devam eden yaygın kullanımı herhangi bir yan etki ortaya çıkarmamıştır. Hayvanlarda yapılan çalışmalar tanısal ultrasonun herhangi bir yan etkisi olmadığını göstermiştir.
Neden Yapılır?
Elle yapılan pelvik muayenenin sağladığı bilgiler yeterli olmayabilir. Pelvik ultrason ile rahim ve yumurtalıklar görüntülenebilir. Ultrason elle yapılan muayene bulgularını açıklamak için yardımcı olabilir veya ek bilgiler sağlayabilir. Pelvik ultrason tetkikinin en sık yapılma nedenleri:
-Kasık ağrısı
-Anormal vajinal kanama,
-Jinekolojik muayene sırasında şüpheli kitle araştırılmasıdır.Pelvik Ultrason Nasıl Yapılır?
Bu konuda profesyonel eğitim almış doktor tarafından yapılır. Pelvik bölgenin ultrason tetkiki için 2 yöntem vardır:
1. Transabdominal Ultrason: Karnın alt bölgesinde cilt üzerine yerleştirilen bir prob yardımıyla yapılır.
2. Transvaginal Ultrason: İnce çubuk şeklindeki prob üzerine koruyucu bir kılıf geçirilerek buna kayganlaştırıcı bir jel sürülür ve vajinaya yerleştirilir.
Ultrason Tetkiki Ne Kadar Sürer?
10-15 dakika kadar sürer.
Özel Bir Hazırlık Gerekir mi?
Abdominal inceleme sırtüstü yatar vaziyette yapılır. Daha iyi görüntü almak için mesane dolu olmalıdır. İşlemden önce su içmek ve idrara çıkmamak gerekir.
Vajinal inceleme jinekolojik muayene pozisyonunda yapılır. İşlemden önce idrar kesesi boşaltılmalıdır.
Ultrason Abdominal mi Yoksa Vajinal Yoldan mı Yapılmalıdır?
Bu karar tetkikin yapılma sebebine bağlıdır. Bazı durumlarda sadece karın ultrasonu yapılması gerekebilir, bazı durumlarda ise sadece vajinal ultrason yeterli olacaktır. Ancak çoğu kez hem karın hem de vajinal ultrason gerekir. Bu kararı doktorunuz verecektir.
Her bir incelemenin ayrı avantajları vardır. Abdominal yaklaşımla tüm pelvik bölgenin panaromik görüntüleri alınabilir. Bu yolla iç organların birbiri ile ilişkisi görülebilir. Vajinal yolla, prob inceleme alanına daha yakın olduğu için daha iyi görüntüler elde edilir. Vajinal yolla yapılan ultrason tetkiki erken gebelik döneminde fetal kalp atışlarını görmek, rahimin iç tabakasını değerlendirmek ve yumurtalıklardaki bir kistin boyutlarını ölçmek için çok faydalıdır.
Vajinal Ultrason Zararlı mıdır?
Ağrısız bir işlemdir. Genellikle jinekolojik muayeneden daha rahattır. Eğer vajinal kanama varsa, hamilelik olsa bile vajinal ultrasonun bir zararı yoktur.
Doppler Ultrason Nedir?
Pelvik organlara ve vücudun diğer kısımlarına giden kan akımını değerlendirmek için kullanılır. Kan akımları ultrason cihazının mikrofonundan duyulabilir, grafik ve renklerle gösterilebilir. İşlem sırasında acı hissedilmez. Doppler ultrason tetkikinin yapılmasına genellikle inceleme sırasında karar verilir.
ENDOANAL ULTRASONOGRAFİ
Terminolojik olarak anal ultrasonografi, rektal ultrasonografi, ERUS gibi isimler ile de anılmaktadır. Anüs ve çevre dokuların patolojilerinin incelenmesinde kullanılmaktadır. Küçük çaplı prob kullanıldığında anal kanal anatomisinin değişmemesi avantaj oluşturmaktadır.
Hangi Durumlarda Kullanılır?
1. Anal inkontinans (gaz-dışkı kaçırma): Sfinkter kasları ve çevre dokuların sağlam olup olmadığı görülmektedir.
2. Bilinen rektal ve/veya anal kanser: Hastalığın evresini (yayılımını) belirlemede kullanılmaktadır. Ayrıca, tedavi sonrası hastalığın durumunu belirlemede de kullanılabilmektedir.
3. Perianal fistül: Anüs çevresindeki akıntılı durumlarda genellikle, altta yatan bir fistül (iltihabi traktüs) vardır. Fistülün tedavisinden önce yayılımı ve şekli belirlenirse tedavi başarısı artmaktadır. Bu nedenle fistüllerin trasesini belirlemede tercih edilen bir yöntemdir.
4. İç hemoroid: Anal kanal duvarında gelişen kıvrımlı toplardamarlar bu yöntemle kolaylıkla tanınabilmektedir. İnceleme sırasında anal kanal anatomisi bozulmadığından dolayı hemoroidlerin yerleşim yeri doğru olarak tanımlanmaktadır.
5. Anüste çatlak (fissür): Ağrılı bir durum olmakla birlikte günümüzde mevcut olan küçük çaplı problar rahatlıkla kullanılabilmektedir.
Nasıl Yapılır?
Hasta yatar pozisyonda iken (genellikle sol yanına yatmaktadır) 360 derece görüş açısı olan çubuk şeklinde problar ile inceleme gerçekleştirilmektedir. Tetkik endikasyonuna göre probun ucundaki balon, gazsız su ile şişirilmektedir. Fistülün iç ağzının anüs ya da rektuma açılımı konusunda şüphe varsa, fistülün dış ağzından küçük miktar hidrojen peroksid (oksijenli su) verilmesine gereksinim olabilmektedir.
Kim Yapar?
İncelemeyi konusunda deneyimli radyoloji hekimi yapmaktadır.
Tetkikin Zararlı Etkisi Var mıdır?
Röntgen gibi iyonize radyasyon kullanılmadığından ultrasonun bilinen zararlı bir etkisi yoktur.
Hazırlık
Genellikle hazırlığa gereksinim olmamakla birlikte rektal tumör evrelemesi gibi durumlarda fleet enema ile hazırlık gerekebilmektedir.
RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ
Bir organın veya damarının kan akımını inceleyerek, akımın miktarı, akımı engelleyen yapı varlığı, akımın normal yönde olup olmadığı değerlendirilebilir. Atardamarlar kırmızı toplardamarlar mavi renk şeklinde görülür.
Renkli Doppler Ultrasonografi incelemesi ile:
Kol ve bacak damarları
Karaciğeri besleyen damarlar
Böbreği besleyen damarlar
Boyun damarları
Gebelerde, anneye ve fetusa ait damarlar
OBSTETRİK ULTRASONOGRAFİ
Ultrasonografi, gebelik takibinde kullanılan kolay uygulanabilir, etkili, güvenli bir yöntemdir. Anne adayının karın cildine temas eden prob aracılığı ile yüksek frekanslı ses dalgaları gönderilir. Ses dalgaları fetüsün dokularından değişik miktar ve şekilde yansıyarak geri döner. Ekolar bilgisayar tarafından işlenerek monitore görüntü olarak aktarılır.
Hangi Durumların Tanısında Yararlanılır?
Anne karnındaki bebeğin kalp atımları ve hareketleri izlenir. Embriyo (12 haftadan küçük bebekler) ve fetüsteki (12 haftadan büyükler) muhtemel anormallikler saptanır. Çesitli ölçümler yapılarak bebeğin gelişimi değerlendirilir.
Röntgen gibi iyonize radyasyon kullanılmadığından ultrasonun fetüse bilinen zararlı bir etkisi yoktur.
1. Gebeliğin Erken Tanısı: Gebelik kesesi transvajinal ultrasonografi ile son adet tarihinden itibaren 4-5 haftalarda saptanabilir. Özellikle son adet tarihini hatırlamayanlarda fetüsün belirli uzunluklarının ölçümü ile gebelik yaşının tayini yapılabilir. İlerleyen gebelik döneminde ise fetüsün gelişimi bacak (uyluk kemiği) uzunluğu, kafa ve karın çevreleri ölçülerek değerlendirilir.
2. Düşük Tehdidi: Embriyonun ve fetüsün canlı olup olmadığı değerlendirilir. Bebek anne karnında ölmüş (missed abortus), hiç gelişememiş (bos gebelik kesesi) ya da uterus (rahim) dışında yerleşmiş (dış gebelik) olabilir. Ya da gebelik embriyo yerine tümör gelişimi şeklinde olabilir (mol gebelik).
3. Plasenta Anomalileri: Plasentanın yeri (rahim ağzını kapatıp kapatmadığı) ve diğer plasenta anomalileri gösterilebilir.
4. Çoğul Gebelikler: Ultrason ile tanı konulur. Bebeklerin pozisyonu, plasenta ve amniyon keselerinin sayısı değerlendirilir.
Ne Zaman Yapılmalıdır?
Gebelik süresince normal olmayan şüpheli bir durumun varlığında ultrason yapılabilir. Adet gecikmesinden 1-2 hafta sonra gebeliğin saptanması ve bu gebeliğin intrauterin (rahim içerisine yerleşmiş) normal bir gebelik olduğunun görülmesi için ultrasonografi yapılmalıdır. Bunun dışında 11-14 ve 19-24 haftalarda herhangi anomali araştırılması, 34. haftadan sonrada bebeğin büyüklüğünü ve pozisyonunu görmek için ultrasonografi uygulanır. Ülkemizde bazı Kadın-Doğum doktorları her rutin muayenede ultrasonografik inceleme yapmaktadır. Ancak daha ayrıntılı inceleme için bir veya iki kez sonografi uzmanından ikinci düzey ultrasonografi isteyenler de vardır. İkinci düzey inceleme için çözünürlüğü çok yüksek olan, renkli Doppler de yapabilen cihazlar kullanılır.
Kullanılan Yöntemler
Gebeliğin erken döneminde ve gebelik harici tüm jinekolojik incelemelerde çubuk şeklinde problar ile yapılan vajinal ultrasonografi uterus, overler ve embriyonun çok daha ayrıntılı görüntülenmesine imkan verir. Bu yöntemde mesanenin dolu olmasına gerek yoktur (zaman kaybı olmaz).Doppler ultrasonografi ile bebeğin damarlarındaki kan akımları değerlendirilir ve bebeğin gelişmesi ile ilgili ek bilgiler elde edilir (örn: beynin beslenmesi). Son zamanlarda 3 boyutlu ultrasonografi ile de gebelik incelemeleri yapılmaktadır.
Erkeklerde testisleri besleyen damarlar VARİKOSEL
Varikosel spermatik kordda gelişen genişlemiş venlerdir. Spermatik kord kan damarları, lenfatik damarlar, sinirler ve sperm taşıyan kanallardan (vas deferens) oluşur. Bu venlerdeki kapaklarda hasar meydana gelirse bozulan kan dolaşımı venlerde genişlemeye ve kanın durağanlaşmasına neden olur. Varikosel bir ya da iki taraflı olabilir. Ancak, hastaların %85' inde sol tarafdadır. Varikoselin görülme oranı %10-20' dir, en sık 15 - 25 yaş arasında rastlanır.
Varikoselin Zararlı Etkisi Nedir?
Testislerin etrafında genişlemiş venler içerisinde artmış kan ısısı hipertermik etki ile spermlere zarar verdiğinden infertiliteye (kısırlık) neden olabilir.
İnfertil erkeklerin %40' ında varikosel saptanır. Sekonder infertil (daha önce çocuk sahibi olup ta sonradan kısır olan) erkeklerde ise bu oran %80' e ulaşır.
Varikosel Belirtileri Nelerdir?
Semptomlar; testiste ağrı, infertilite, testislerde küçülme (atrofi), palpe edilebilen ya da dışardan gözle görülebilen genişlemiş venlerdir.
Nasıl Tanınır?
İleri evre varikoseller gözle görülebilir. Orta evre varikoselleri muayene sırasında hekiminiz elle tanıyabilir. Erken evre varikosellerin tanısında ise yardımcı tanı yöntemlerine ihtiyaç duyulabilir. Bu yöntemler;
- Renkli Doppler ultrasonografi
- Termografi
- Venografi
- Semen analizi; varikosel kaynaklı infertilitede tipik olarak gelişimi tamamlanmamış, hasarlı veya ölü spermler görülür.
Tedavi Ne Zaman Önerilmektedir?
Varikosel ağrı yapıyorsa, testislere zarar veriyorsa (küçülme, atrofi gibi), kısırlığa neden oluyorsa cerrahi ligasyon tedavisi önerilmektedir.
Tedavi Sonrası Tekrarlar mı?
Tedavi sonrası hastaların %5-20' sinde varikosel tekrarlayabilir. Hastaların %2-5' inde testislerin etrafında sıvı birikimi (hidrosel) oluşabilir.
Ameliyat Olmakla Çocuk Sahibi Olma Şansı Artar mı?
Varikosel ameliyatı olmuş hastaların yaklaşık yarısı ameliyat sonrası birinci yıl içerisinde çocuk sahibi olurlar.
Gözü besleyen damarlar
Vücudun herhangibir bölgesinde oluşan bir kitlenin kanlanması incelenebilir.
İç organlar hariç, inceleme öncesinde önemli bir hazırlık gerekmemektedir. Ancak karın içindeki bir organ (karaciğer, pankreas, böbrek v.b.) incelenecek ise 6 saatlik açlık ile, oluşabilecek gazı engelleyerek incelemenin daha kaliteli gerçekleşmesi sağlanır.
Renkli Doppler Ultrasonografi incelemesi, tıpkı Ultrasonografi incelemesinde olduğu gibi radyasyon içermeyen bir tanı yöntemidir. Yanlızca ultrason enerjisi (yüksek frekanslı ses) kullanılır.
MAMMOGRAFİ VE USG MEME
Mammografi düşük dozda X ışını aracılığı ile meme dokusunun görüntülenmesidir. Her memeye 2 adet olmak üzere toplamda 4 film çekilir.
Hiçbir şikayeti olmasa da tüm kadınların;
- 35-40 yaş arasında baz oluşturacak bir mammografi çektirmesi,
- 40 yaşından sonra 2 yılda bir,
- 50 yaşından sonra her yıl meme kanseri taraması yaptırması gerekmektedir.
Çünkü meme kanserinin en erken bulgusu olan küçük küme mikrokalsifikasyon spiküle kitle ve kireçlenme odaklarını gösterebilen tek yöntem mammografidir. Meme kanserinin büyüyüp ele gelecek kadar kitle oluşturması ise bu aşamadan yıllar sonraya tekabül eder.
Tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanserinin de tedavisindeki başarı erken teşhis ve erken tedavi ile mümkündür.
Mammografi çekim işlemine gelirken beraberinde eski filmlerinde getirilmesi ve her seferinde eski filmler ile karşılaştırma yapılması gerekmektedir.
DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN
Diş röntgeni dişlerin, kemik ve dişetlerinin birlikte görüntülendiği bir röntgendir. Diş hekiminin klinikte muayene ile görünmeyen kısımlarını göstermeye yarayan dişler yada çenelerle ilgili problemleri teşhis etmesine yardımcı bir yöntemdir. Örneğin başlangıç çürüklerinin tespiti, özellikle diş minesi sağlıklı gibi dursa da
çürük dişlerin ya da diş eti çizgisinin arkasına gizlendiğinde, ağızdaki absenin hangi dişten kaynaklandığı, periodontal hastalıktan dolayı kemiğin zarar görmesi,dişlerdeki yapı bozuklukları, kök kırıkları, kist ya da tümörler röntgenle tespit edilebilir.
KEYWORDS RAD İSTANBUL RAD İSTANBUL GÖRÜNTÜLEME RADİSTANBUL ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE KARTAL MALTEPE PENDİK TUZLA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
ÜMRANİYE ŞUBESİ : GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
http://www.goruntulememerkezi.com/
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA MAMOGRAFİ KEMİK DANSİTOMETRİ PANORAMİK DİJİTAL RÖNTGEN SEFALOMETRİK DİJİTAL RÖNTGEN DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-RENAL ARTERLER RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLERULRASON (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ –KALÇA ULTRASONU
ADRES: İNKILAP MAHALLESİ ALEMDAĞ CADDESİ MELTEM SOKAK 2/2 ÜMRANİYE TEL: 0-216-5218836 FAX: 0-216-5218836 radistanbul@hotmail.com
ÇEKMEKÖY ŞUBESİ
ÇENE FİLMİ ÇEKMEKÖY SARIGAZİ SAMANDIRA ÜMRANİYE ALEMDAĞ REŞADİYE ŞİLE AĞVA PANORAMİK DİŞ FİLMİ VS
DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN
ADRES: ÇAMLIK MAHALLESİ ŞAHİNBEY CADDESİ UMUT SOKAK YURTSEVEN İŞ MERKEZİ 2/2
TEL: 0-216-6423432 radistanbul@hotmail.com
PENDİK ŞUBESİ:
ADRES:
SAĞLIK BAKANLIĞI MARMARA ÜNİVERSİTESİ PENDİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KARŞISI
MİMAR SİNAN CADDESİ FEVZİ ÇAKMAK MAHALLESİ KAYISI SOKAK A BLOK 2/17
TEL: 0-530-5472565 (ŞİMDİLİK)
DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON
RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-RENALARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ
GGÖRÜNTÜLEME KEYWORDS: (İSTANBUL ANADOLU-AVRUPA)
- AYRINTILI ULTRASON
- MEME RENKLİ DOPPLER
- PROSTAT RENKLİ DOPLER
- JİNEKOLOJİK RENKLİ DOPLER
- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPLER
- OBSTETRİK DETAYLI DOPLER
- DOPPLER
- DOPPLER
- RENKLİ ULTRASON DOPPLER
- ULTRASYON USG US ULTRASON ULTRSONOGRAFİ GÖRÜNTÜLEME
- RENKLİ MEME ORBİTA TİROİD DOPLERİ USG
- DETAYLI ULTRASON
- DETAYLI RENKLİ ULTRASON
- RENKLİ DOPPLER
- ULTRASON
- MAMOGRAFİ
- KEMİK DANSİTOMETRİ
- KEMİK ERİME TESTİ
- HAMİLE ULTRASONU
- PANORAMİK RÖNTGEN
- STANDART PANORAMİK RÖNTGEN
- ÇENE FİLMİ
- SEFALOMETRİK RÖNTGEN
- DÖRT BOYUTLU ULTRASON
- GEBELİK ULTRASONU
- OBSTETRİK ULTRASON
- ABDOMEN ULTRASONU
- OBSTETRİK RENKLİ DOPLER
- UYGUN FİYATLI GÖRÜNTÜLEME
- UYGUN FİYATLI ULTRASON DOPPLER
- GEBELİK DOPPLERİ GEBELİK RENKLİ DOPPLERİ
ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ŞİLE AĞVA RİVA BEYKOZ VE TÜM BAĞLI SEMT VE KÖYLER GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
- AİLE HEKİMLERİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ AİLE HEKİMİ HASTALARINA UYGUN FİYATLI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
- OSTEOPOROZ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
- GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
- GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
DİŞ RÖNTGENİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
- RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ŞİLE AĞVA RİVA BEYKOZ TAŞDELEN ÖMERLİ DUDULLU TEPEÜSTÜ İMES MODOKO İKEA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
DİŞ FİLMİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
http://www.goruntulememerkezi.com/
MERKEZİMİZDE YAPILAN TETKİKLER www.radistanbul.com
ULTRASONOGRAFİ | TETKİK İŞARET | RENKLİ DOPPLER RDUS | TETKİK İŞARET |
ÜST ABDOMEN USG | KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER | ||
ALT ABDOMEN USG | HER İKİ ALT EKSTREMİTE VENÖZ | ||
TÜM ABDOMEN USG | HER İKİ ALT EKSTREMİTE ARTER | ||
JİNEKOLOJİK USG | SAĞ ALT EKSTREMİTE VENÖZ | ||
FOLİKÜLOMETRİ USG | SOL ALT EKSTREMİTE VENÖZ | ||
TİROİD USG | SAĞ ALT EKSTREMİTE ARTER | ||
HEPATOBİLİER USG | SAĞ ALT EKSTREMİTE VENÖZ | ||
TRANSREKTAL USG | SOL ALT EKSTREMİTE ARTER | ||
TRANSVAGİNAL USG | SOL ALT EKSTREMİTE VENÖZ | ||
ORBİTA US | HER İKİ ÜST EKSTREMİTE VENÖZ | ||
PENİL USG | HER İKİ ÜST EKSTREMİTE ARTER | ||
KALÇA USG | SAĞ ÜST EKSTREMİTE VENÖZ | ||
PELVİK USG | SAĞ ÜST EKSTREMİTE ARTER | ||
YUMUŞAK DOKU USG | SOL ÜST EKSTREMİTE VEN | ||
BOYUN USG | SOL ÜST EKSTREMİTE ARTER | ||
PAROTİS USG | BİLATERAL ALT EKSTREMİTE AV | ||
SUBMANDİBULER USG | BİLATERAL ÜST EKSTREMİTA AV | ||
MEME USG BİLATERAL | PROSTAT RDUS | ||
MEME USG SAĞ | MEME RDUS | ||
MEME USG SOL | JİNEKOLOJİK RDUS | ||
ÜRİNER SİSTEM USG | TRANSVAGİNAL RDUS | ||
SKROTAL USG | TRANSREKTAL RDUS | ||
4D OBSTETRİK | RENAL ARTER RDUS | ||
3D OBSTETRİK | RENAL VEN RDUS | ||
OBSTETRİK USG RUTİN | MESENTER ARTER RDU | ||
TORAKS USG | PORTAL SİSTEM RDUS | ||
YÜZEYEL USG | OBSTETRİK RDUS | ||
SUPRAPUBİK USG | 4D OBSTETRİK USG | ||
SAFRA YOLLARI USG | 3D OBSTETRİK USG | ||
AYRINTILI RENAL USG | SKROTAL RDUS | ||
DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN | PENİL RDUSG | ||
DİJİTAL SEFALOMETRİK RÖNTGEN | II. DÜZEY OBSTETRİK | ||
MAMMOGRAFİ MAMOGRAFİ | KİTLE LEZYONU RDUS | ||
KEMİK ERİME TESTİ BMD | ORBİTA RDUS |
0-216-5218836
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
ÜMRANİYE-ÇEKMEKÖY-PENDİK
0-216-521 88 36
0-216-642 34 32
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder